ON SEKİZ AY - 45

458 51 30
                                    

Ev sessizdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ev sessizdi. Her yorgun fert kendini bir odaya kapatmıştı. Firdevs sağ salim Azize'yi yatağına yatırdıktan sonra derin bir nefes aldı. Nasıl olacaktı bilmiyordu ama bu sürecin en az hasarla atlatılması gerekiyordu. Akif'i ziyaret etti. Başını okşadı ve biraz konuştular. Çocuk ablasını soruyordu her şeyden habersiz. Ona zehirlenmesinin sebebini söylememeyi uygun bulmuşlardı. Herkes ziyaretine gelirken ablasını göremeyişinin nedenini de öğrenemiyordu haliyle.

Firdevs odadan çıktı. Azize'nin yanına gidip uyuyan arkadaşını kontrol etti. Sıkıntılı rüyaları huzursuz ifadesine yansımıştı. "Ah Azize" dedi fısıltıyla. Bir zamanlar ne kadar da hevesliydi. Elleri çiçeklerin rengine bürünürdü. Zencefil kokardı parmakları. Geriye çekildi Firdevs. Kapıyı kapattı sessizce. Lojmana gitmek istemiyordu, bu gün köyde kalacaktı. Azize'nin desteğe ihtiyacı vardı, aklı karışıktı. Ve arkadaşı yanlış kararlar almasını engellemek için elinden geleni yapacaktı.

Aşağıya indi. Evin içinde oturmak istemiyordu. Arka bahçede hava alıp, uzaktaki yoldan geçen arabaları seyredecekti. Buraya has bir zevkti. İnsan düşünmek için kendine zaman ayırırken, ağaçların arasındaki derenin sesini dinlerdi. Evin yan tarafındaki merdivenin altından geçti. Arka bahçede yalnız olacağını zannederken, Mustafa'yı gördü. Huysuz bir homurtu döküldü dudaklarından. Memnuniyetsizdi ifadesi. Yalnız kalacağını umuyordu.

"Oo Firdevs hanım..."

"Hm Mustafa bey..." Birbirlerine kabalık etmekten çekinmedikleri zamanlara göre kibarlıkları fazlasıyla yapmacıktı. "Siz de mi buradaydınız?"

"Tabi buradayım. Benim evim ya hani..."

"Aman, al evini başına..." Mustafa hızlıca kalktı yerinden.

"Dur, dur" diyerek uyardı Firdevs'i. "Kavga etmeye niyetli değilim. Zaten herkes bu haldeyken ayıp olur. Oturmaya mı gelmiştin? Tamam, gel otur." Üst üste yerleştirilmiş plastik sandalyelerden birini alıp masanın kenarına koydu. Bir uçta Mustafa, bir uçta da Firdevs oturacaktı. "Hadi..." Genç kız bu kibarlığın sebebini bildiğinden itiraz etmedi. Sonuçta anlaşamasalar da Mustafa bu evin bir ferdiydi ve o da etkilenmişti olaylardan. Üstüne gitmeyi ayıp buldu. Üstelik şöyle bir bakınca zararsız duruyordu, etrafta köpekler de yoktu. Geçip sandalyeye oturdu.

"Azize nasıl?" İlk soru Mustafa'dandı.

"Uyuyor, daha sakin." Belki yeni bir soru gelene kadar beklemesi gerekirdi Firdevs'in fakat kendini tutamadı. Anlatma ihtiyacı duyuyordu. Selvi ablasıyla konuşmayı tercih ederdi aslında ama evdeki en sakin ve konuşulası kişi, şaşırtıcı bir şekilde Mustafa'ydı. "Nasıl bu hale geldi birden anlamadım. Çocuk ağladı diye istifa etmeye karar verdi. Oysa bize gelip ağlamadan giden çocuk yoktur. Akif'in durumundan çok etkilenmiş belli. Alerjisi olduğunu bilemezdi. Hem çok şaşırtıcı macunun bir anda yan etki yapması. Hastanedeki doktor da epey azarlamış, Rahime teyze söyledi. Bence daha yumuşak dilli olmalıydı. Sonuçta Azize Akif'in ablası ve ona bilerek zarar vermez. Hem öyle merhametli biri ki her kötü olayda kendini suçluyor artık. Babasının durumundan da sorumlu olduğunu söylüyor. Gidip de Mehmet abinin kolunu kıran o değildi sonuçta. Belki telaş yapmasına sebep oldu ama bu onu kabahatli yapmaz. Öyle değil mi? Sen de bir şey desene."

AzizeWhere stories live. Discover now