ABLA KUCAĞI- 27

601 65 8
                                    

Gizlenir bazı sevinçler

ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।

Gizlenir bazı sevinçler. Toprağın altında filizlenmeyi bekler. Bahara varana dek, yağmur lazımdır biraz çamur. Güneşli bir hava vardı. Sabah namazından sonra çay kırmaya çıkmış, öğlen sıcağında evine dönmüştü herkes. Üstelik bu gün yaşlısından gencine karne heyecanı sarmıştı her yanı. Bütün yılın mahsulünü alacaktı çocuklar, ne kadar emek vermişlerse... Okuldan köye döndüklerinde nefes nefese çıktılar yokuşu. İlk hanenin sakinleri evine yöneldi, gerisi devam etti yoluna. Gülcan ve Azize'nin alnına yapışmıştı saçları. İçlerinde tarifsiz bir heyecan vardı. Ve bunun sebebi, pekiyi gelen notları değildi.

"Yenge!" diye bağırdı Gülcan. "Biz geldik, neredesiniz?"

"Bağırma da içeriye girelim" dedi Azize nefes nefese. "Çaydan dönmüşlerdir, uyuyor olabilirler."

"Kendimi tutamam, uyuyan da uyansın bir zahmet." Elindeki karneyi kaldırıp içeriye doğru koşturdu kız. Azize bir şey demedi, gülmeden de edemedi. Gülcan'a hak verdiği nadir zamanların birindeydi. Eve girdiler birlikte. Etrafta bir sabun kokusu vardı, her gün olduğu gibi bu gün de temizlik yapılmıştı. Bu mevsimde kirlendikleri kadar temizlenirlerdi ve erkeğinden kadınına bu konuda titizlerdi. Evin içine bir çay çöpü dahi girmezken, çaylıkta otlarla epey haşir neşirlerdi.

"Oo hoş geldiniz, sizi bekliyorduk." Mehmet karşıladı kızları. Kollarını açıp Azize'ye sıkıca sarıldı. Gülcan'ın aklı başka yerdeydi, amcasına gelişigüzel bir selam verdi sadece. Annesinin yanına gitti hemen. "Bakalım karneye..." Eline alıp rulo haline getirilmiş kâğıdı, tek tek inceledi notları. Güneş yanığının esmerleştirdiği yüzünde gururlu bir tebessüm vardı. Azize sıyrıldı tüm güzel haberlerden, öyle sessizce seyretti babasını. Bir zamanlar böyle güzel gülemeyen adamı... "Aferin benim Azize'me. Her sene hiç durmadan bana bu gururu yaşatıyorsun." Sonra eğildi kulağına, fısıldadı. "Senin gibi bir kızım olduğu için çok şanslıyım. İyi ki bana verilmişsin, başkasına değil." Yanağından sıkıca öptü kızı.

"Oyy geldunuz mi?" Rahime hanım dış kapıdan göründü. Eteğinin önüne doldurduğu fasulye tohumlarını aceleyle köşedeki gazete kâğıdının üzerine koydu. Koşturup Azize'yi babasının kollarından aldı. Kadın birinci sınıftan sonra okula gitmemişti. Okuması yavaş, yazması yok gibiydi. Torunlarını ve evlatlarını elinde kitapla görünce hevesle bakardı. O sebeple, eğitim konusunda detaylı bilgiye sahip olmasa da fazlasıyla destekleyiciydi. "Ha bu nedur?" diye sordu karnedeki notlara bakıp. "İyi midur notlar? On yazayi, iyidur da. Aferun benum kızıma. Nenesi yesun ballarından." Azize kıkırdayıp kurtuldu babaannesinin kollarından.

"Mustafa nerede?" diye sordu. Sabahtan beri gözükmemişti etrafta. Karne alamayacak diye okula da gitmemişti. Yüzü düştü anne oğulun. Omuz silktiler bilmediklerini belirtircesine. Azize yengesine uğramaya karar verdi. Gülcan da nereye kaybolmuştu böyle? Beraber olacaklardı anlaşmaya göre ama hep bir adım önde koşturduğundan, kıza yetişmekte zorlanıyordu. Kapıları geçip Selvi yengesinin odasının önünde durdu ve girmek için müsaade istedi. "Yenge, müsaitsen geleyim mi?"

Azizeजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें