BUZ MAVİSİ- 22

633 73 13
                                    

Yolcuları uğurlayınca ev halkı günlük işlerini yapmaya koyuldu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yolcuları uğurlayınca ev halkı günlük işlerini yapmaya koyuldu. Merak ediyorlardı, soruları cevapsızdı. Ne Hasan bey söylemişti bir şey ne de Mehmet. Rahime hanım kendi kendine konuşuyor, çalı süpürgesini sertçe yere sürtüyordu. "Ne olurdi yani bi şe desanuz?" Tülbendini savurup süpürmeye devam ediyordu. Emine kaynanasına yakın yapıyordu elindeki işi. Herkes kadar o da meraklıydı. Bir laf duyarım umuduyla kadının gözüne bakıyordu. Ama beyler dönene kadar kaynanasının söylenmelerini dinleyeceğini anlaması geç olmadı.

Zeynep rahat rahat dökemiyordu aklındakileri diline. Mutfakta bir iskemleye oturmuş, kucağında taze fasulyelerle dolu tepsiyi tutuyordu. Fasulyeleri kırarken kaşlarını çatıyor, bu yolculuğa neyin sebep olduğunu düşünüyor, cevap bulamıyordu. Sonra kendini rahatlatmaya çalışıyordu. Mehmet mutlu olduğunu söylemişti ne de olsa. Çabucak gidip gelecekti. Ama insan karısından sır saklar mıydı? "Saklıyor işte" diye söylendi farkında olmadan. Hasan bey bu yaşta karısından sır saklıyorsa, Mehmet de saklardı tabi.

"Ne dedin canım?" Selvi elindeki tabağı bırakıp Zeynep'e döndüğünde, şaşkın yüzünden kendi kendine konuştuğunu anlamıştı. Elini kurulayıp mutfağın köşesindeki iskemleyi aldı. Küçük eltisinin yanına oturdu. Yüzünde bir tebessüm vardı. Önce gelişigüzel kırılmış fasulyelere baktı, sonra Zeynep'in huzursuz yüzüne süzülen ve çemberinden firar etmiş bir perçem kıvırcık siyah saçı geriye attı. "Senun canın sıkıldı Mehmet abinin gidişine." Ufak bir onay alınca devam etti Selvi. "Ne için İstanbul'a gittuklerini bilmiyorum. Kardeşlerine de bir şey demedi. Ama gördün da yüzleri gülüyordu. Babamın da keyfi yerindeydi. İki gün sabretsan gelince anlatırlar sana niye gittiklerini."

"Tek tesellim yüzlerinin gülmesi zaten ama abla insan merak ediyor. Bir gecede karar aldılar, bir şey söylemeden gittiler. Mehmet bana diyor ki sen rahat ol. Nasıl olayım? Aklımda türlü düşünceler dolaşıyor. Bir şey mi oldu diye korkuyorum. Mehmet rahat tabi! Herkesle kucaklaştı çıktı yola." Selvi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Başıyla kapının dışındaki Rahime hanımı işaret etti.

"Anamın da senden farkı yok ki. Baksana haline, yedi bitirdi kendini. Bir dönsünler burunlarından fitil fitil getirecek." Zeynep de dönüp baktı bir köşeye süpürgesini fırlatıp tülbendini çekiştiren kadına. Ayak altında dolaşan küçük Hüseyin'i azarlıyordu.

Zeynep "Haksız da değil" dedi mırıldanır gibi. Sonra kucağındaki tepsi havalandı. Bunu yapan Selvi'ye çevirdi bedenini. Sorgular bakışlarını, kadının tebessüm eden yüzünde gezdirdi.

"Bir kadın kocasını merak etti diye haksız olmaz. Ama çocuğuyla ilgilenmezse haksız olur. Sabah Mehmet abimi düşünmekten bir iki lokma yedin. Karnı acıkmıştır yeğenimin." Zeynep bunları duyunca utandı biraz. Önce meraklı halini belli ettiğine, sonra bebeğini düşünmüyormuş gibi göründüğüne. "Sıcacuk süt var, kaymağı üstünde. İçine bal koyayım iç taze taze."

AzizeWhere stories live. Discover now