BOZUK ASANSÖR - 43

405 42 24
                                    

Oturduğu büyük ve geniş taştan kalktı Firdevs

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oturduğu büyük ve geniş taştan kalktı Firdevs. Olayları anlatıp bitiren arkadaşına iki çift lafı vardı. Onun kadar sert olamazdı ama uyarı yapma gereği duydu. "Ne oluyor sana Azize? Kafan çok dağınık bu günlerde, oturup bir çay dahi içemiyoruz. Dalgınsın, telaşlısın. Okulda, işte arkadaşım olarak tanıdığım kız gibi davranmıyorsun. Sen bu değilsin. Böyle öfkeli, hemen kızan ve çok az tanıdığı bir adama hakaretler yağdıracak birine ne zaman dönüştün? Seni çok uzun zamandır tanıyorum. Sabrına ve dik duruşuna hayranım. Belki biraz mesafeli, yabancılara karşı soğuk, kendiyle mutlu olan biriydin. Ama anlattığın hikâyedeki öfke kusan kişi sana hiç benzemiyor.

Bir sebebi mi var? Canını sıkan, seni tahammülsüz yapan her neyse söyle. Yok deme, saklayamıyorsun çünkü. Bana değilse de ailene söyle. Babanı gördüm, senin için her şeyi yapacak bir adam. Onun yanında rahat hisset bari. Herkesin problemlerini dinliyorsun, insanların sağlığıyla ilgileniyorsun ama sıra kendinden bahsetmeye gelince sır küpü oluyorsun. Ben... Kabul ediyorum meraklı bir insanım. Yine de samimiyetle söylüyorum ki iyi olacaksan, sana dert olanı ben bilmesem de olur. Kimin yanında iyi hissediyorsan ona git. Aksi halde...

Evine şiir gönderdi ve hoşnut olmadın öyle mi? Tamam, kabul ediyorum yaptığı doğru değil. Rahatsız edici bir şekilde fazla cesur davranmış. Ben de kızdım. Ama senin sarf ettiğin sözler de doğru değil. Öğretmenin düşüncesiz teklifini reddetmenin birçok yolu vardı. Bağırıp çağırmak da bunlardan biri olabilirdi, her ne kadar kulağa hoş gelmese de bu yolu seçtin. Peki sence... Adamın yazdığı şiiri buruşturup yere atmak etik bir davranış mı? Bence senin önünde sus pus olması yaptığı davranıştan utandığı değil, hislerini ezip geçtiğin için kırıldığı anlamına geliyor. İnsanlar birbirlerini tanımasalar da kırılabilirler Azize. Ve sen adamı epey hırpalamışsın.

Belki bilerek yaptın, canını acıttın. Eline ne geçti? Gönlünün rahat olduğunu, intikam aldığın için huzura kavuştuğunu sanmıyorum. Düşündükçe neden yaptığını sorgulayacaksın belki de. Keşke ileri gitmeseydim diyeceksin. Bu kısmı vicdanına bırakıyorum. Ben, sende gördüğüm huzursuzluktan söz edeceğim artık. Kendine baksana bir, diken üstündesin sanki." Derin bir nefes alıp elini kalbine götürdü. "Şurana batan bir şey var senin. Ve sen sustukça, kendini inkâr ettikçe farkında olmasan da öfkene yeniliyorsun. Biriyle tanışmaktan, anlaşılmaktan... Azize sanki sen sevilmekten korkuyorsun."

***

Ekim 18

Ben henüz küçük ve yalnız bir kız çocuğuyken babam sayesinde elime aldım kalemi. Yazmakla tanıştım, kendime kelimelerden sırdaş buldum. Defterlerden duvarlar ördüm. Sayfalara sığındım. Ben henüz küçükken, çokça üzüldüğümü hatırlarım. Bir başıma kalmakta çok erkenci davrandığımı söyler her satır. Beni hatalarımla birlikte usulca sinesine sarar. Anne hayalinden önce yazmışım babamın elini tutmaktan aldığım hazzı. Ve dün gibi hatırımda niyetiyle beni yalnız bırakışı.

AzizeWhere stories live. Discover now