💞 Bölüm 6💞

6 2 0
                                    

                                            Arda

 

“Evet. Hallettim.” Dedim laptoptaki raporun incelemesini yaparken. Sonra kafamı kaldırıp Beste’ye baktım. Serumu bitmek üzereydi. “Ne kadar katılımcı var?”

 

“Dört ya da beş olması lazım.” Dedi Batu bitkin ses tonuyla. “Hepsi de aldığını koparan tiplerden ve işi alana kadar da pes etmeyenlerden. Bu yüzden bana öyle bir rapor hazırlamalısın ki hırsımızla ve zekâmızla onları arkamızda bırakmalıyız.”

 

“Bana adamların bilgilerini yollaması için sekreterine haber ver. İyi bir araştırma yapsın. Adamların en ince ayrıntısına kadar detay istediğimi de söyle. Ona göre rapor yazarım.”

 

“Tamam.” Derin bir nefes aldı. “Üç gün oldu Arda. Bir gelişme yok mu?”

 

“Aslına bakarsan iki kez sayıkladı.” Dediğimde anında deri koltuğundan kalktığını görür gibi oldum. “İlk sayıkladığı şey anne kelimesiydi.” Dediğimde ise gürültüyle nefes verdi. “Bak buna öfkelenme, Batu. Kızın şuanda bilinçaltında neler yaşandığını bilmiyoruz. Belli ki bazı kopukluklar yaşıyor. Anne diye sayıkladığında onunla konuştum ve beni duydu.”

 

“Nasıl duydu? Tepki mi verdi?” diye sordu heyecanla.

 

“Evet. Ama sonra yine sessizliğe gömüldü. Bunun için sanırım bir psikolog bulabiliriz, Batu. Türkan haklıydı. Bize her ne kadar belli etmese de yaşadığı bir şey onu zamanında yaralamış olabilir. Bunu bilemeyiz.”

 

“Haklısın.” Dedi sessizce. “Bunun için babamla konuşacağım. Şimdi toplantıya dönmem lazım. Seni sonra ararım.” Telefonu kapattığımda gözlerimi tekrar seruma çevirdim. Laptopu kenara koyup ayağa kalktım ve odadan çıktım. Zuhal Hanım aşağıda oturuyordu. Yanına indim.

 

“Serumu bitmek üzere.” Dedim ve o başını kaldırıp beni süzerken umursamaz tavırla mutfak tezgâhının arkasından dolanıp dolabı açtım. Şuanda istediğim tek şey alkol olsa da Beste için uyanık kalmam en iyisiydi. Nar suyunu çıkarıp kapağını açtım ve kafama dikledim. Üç gündür buradaydım ve hala onu kendine getirememiştim. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Artık beynim uyuşmuştu ve pes etmemek için büyük çaba harcıyordum. Yorulmuştum. Her anlamda. Ruhen, bedenen, zihnen... Ama şimdi pes edemezdim. Adımı sayıklamışken yapamazdım. Sadece biraz daha dayanmam gerekiyordu. Kadın elindeki torbayla aşağı inerken bana baktı.

 

“Elinin üstü morarmaya başlamış. Damar yolunu diğer elinin üstünden açacağım. Ama şimdi değil.” başımı sallamakla yetindim. Kadın çantalarını toplayıp evden çıktı. Kadın gider gitmez ellerimi tezgâha yasladım ve derin derin nefes almaya başladım. Beste’nin başına gelenleri öğrendiğimizden bugüne kalbimdeki sızı bir türlü geçmek bilmiyordu. Bu yüzden nefes almak bazen ölüm gibi geliyordu. Sanki suda boğuluyordum ve çırpınırken suyun üstüne çıkarabildiğim kafamla iki saniyede aldığım nefesle yetinmeye çalışıyor gibiydim. Elimi yumruk yaptım ve eğilip alnımı yumruğuma yasladım. Eğer zamanı geri almak gibi bir şansım olsaydı ağaç evde yaşadığımız o an gelene kadar zamanı geriye sarardım.

Bize Güven! (Büyük Sırlar Serisi II)Where stories live. Discover now