💞 Bölüm 19💞

6 2 0
                                    

Arda

 

                        

Tavana bakmak hayatımda yaptığım en berbat şeylerden biri olduğu kesindi. Beyaz tavan, beyaz duvarlar, beyaz parlak fayanslar, beyaz yataklar, beyaz dolaplar… Sanırım ölürken görülen o beyaz ışık hastane odasından kaynaklanıyordu. Bakışlarımı tavandan indirip seruma bakmaya başladım. Damlaların beş saniyede bir akmasını keşfettikten sonra uzun bir süre onu izlemeye başladım. Burada ne yapıyordum? Bir şeyim yoktu ki benim. Eve gitmek istiyordum. Hatta Beste’nin yanına gidip her şeyi düzeltmem gerekiyordu. Burada öylece yatmam değil!

 

Artık benim yüzümden kızın hayatı bir zindana çevrilecekti. Emindim. Batu onu daha da kısıtlayacak ona nefes aldırmayacaktı. Salak kafam. Her şeyi mahvetmiştim. Batu’nun eve geri döneceğini anlamam gerekirdi. O benim yirmi iki senelik arkadaşımdı. Her şeyini bilmem gerekirdi. Biliyordum da ama o anda düşündüğüm tek bir şey vardı o da Beste ve onun gönlünü alabilmemdi.

 

Batu onun benimle hastaneye gelmesine bile izin vermemişti. Beste’nin bakışlarında ise biliyordum ki istediği tek şey benim yanımda olmaktı. Ne yalan söyleyeyim bende onun benim yanımda olmasını istiyordum. O ağlarken ona defalarca iyi olduğumu söylemek istiyordum. Ama şimdi Batu buna engel oluyordu. Artık beni onunla asla yalnız bırakmayacaktı. Hatta belki de ikimizi aynı ortama bile koymayacaktı. Eğer bu Beste’nin canını sıkmayacağı anlamına geliyorsa kabul ederdim. Onun üzülmemesi için her şeyi yapardım. Bu ondan vazgeçmem anlamına geliyorsa bile… Ah, bilmiyordum. Belki yapamazdım. Ondan vazgeçemezdim ama daha dikkatli olurdum. Sanırım.

 

Kapı kolu oynayınca direk gözlerimi oraya çevirdim. Vakit gelmişti. Hemşirelere beni hazırlayacak ve beni ameliyathaneye götüreceklerdi. Oysa ben ilk Beste’yi görmek istiyordum. Onu görmem gerekiyordu. Kapı açılınca içeriye hemşireler girmedi! Beste yavaş adımlarla içeri girip kapıyı arkasından kapattı.

 

“Burada ne yapıyorsun?” diye sordum. Aslında demek istediğim bu değildi. Ona şükürler olsun gelmişsin demek istiyordum. Beste sorumu es geçip yatağın kenarına oturdu. Elini uzatıp parmaklarını yaralarımın üstünde gezdirmeye başladı. Bu mümkün müydü? Bir kızın bu kadar çabuk etkilemesi mümkün müydü? Bu kesinlikle doğaya aykırı bir şeydi. Elini bileğinden yakaladım. Dudaklarıma götürüp öptüm. “Ben iyiyim. Cidden iyiyim.”

 

Kafasını eğip göğsüme koydu. “Özür dilerim, Arda. Hepsi benim suçum.” Elimi uzatıp atkuyruğu saçlarını tuttum. İpek gibi olan saçlarına bayılıyordum. Kafasını kaldırıp gözlerime baktığında gülümsedim. Ah, kahretsin! Bu dudağımdaki yara yüzünden canımı çok acıtmıştı ama yine de onun için buna katlanabilirdim. “Gülümseme!” dedi. “Canını yakacak şeyler yapma.”

Bu sefer kaşlarımı çattım ama evet, buda canımı acıtmıştı. “O halde belki de beni öpmelisin.” Dedim. Gülümsedi ve uzanıp üst dudağımdan tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gözlerime bakmaya başladı. Yüzünü okşamaya başladım. “Bu senin suçun değildi. Bunu bilmem gerekiyordu. Abinin her an eve döneceğini bilmem gerekiyordu ama o sırada aklımda senden başka bir şey yoktu.”

Bize Güven! (Büyük Sırlar Serisi II)Where stories live. Discover now