💞 Bölüm 7💞

7 2 0
                                    

                                            Beste

 

“Sen nefret edilesi bir kızsın!” diye bağırdı Hülya. “Hiçbir işe yaradığın yok. Baban senin dünyaya hiç gelmemiş olmanı diliyor. Hatta gebermeni istiyor, anlıyor musun? Sen olmasan biz daha da mutlu olurduk ama maalesef varsın ve hayatımızı zehir ediyorsun. Tıpkı o kadına benziyorsun zaten.” Bana gözlerini büyülterek baktı ve eğilip kolumu cimcikledi. Acıyla ağladım. Canımı neden acıtıyordu. “Abinde seni sevmiyor, babanda ve sizi terk eden kadında. Kimse seni sevmiyor. Dünyadaki en zavallı şeysin. Zavallı ve değersiz. Kimse seni istemiyor. Defol git bu evden.”

 

“Abim beni seviyor!” diye bağırdım ve bana tokat attı.

 

“Sus. Konuşma. O iğrenç sesini duymak dahi beni sinirlendiriyor. Kimse. Seni. Sevmiyor. Asla da. Kimse. Seni. Sevmeyecek.”

 

Kapıyı kapatıp kilitledi. Bu oda çok karanlıktı ve korkuyordum. Kapıyı yumrukladım ama kimse kapıyı açmadı. “ABİ! ABİ!” diye çığlık atıp ağlamaya başladım.

 

Kırmızı küçük Sahsa! Birden oda silindi ve gölde gittiğimizde yerde buldum kendimi. Neden Arda’nın sesini duymuştum ki? Dünyanın en küçük ama dünyanın en özel yeteneğine sahip olan çam perisiydi. Ona böyle söylemiştin. Göle gittiğimizde hani. Babamlar mangal yapıyorlardı ve sen hepimizden uzakta gölün kenarında Sasha ile otururken söylemiştin. Bana onun neler yapabileceğini söylemiştin. Gülümsedim. Sesi sanki beynimde yankılanıyordu.

 

İşte şimdi hatırlıyordum. En son bir saldırıya uğramıştım. Şimdi anlıyorum da bebekliğimizden bu yana aramızda her zaman bir şeyler varmış. O zaman fark etmemek ne kadar üzücü. Diye yankılandı sesi yine zihnimde ve elimden bir sıcaklık hissettiğimde görüntü dağılmaya başladı. Bir yerde yatıyordum. Ayrıca o topumu hala özlüyorum. Bu beni daha da gülümsetti. Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım.

 

“Güzel şeyleri düşünmek zorundasın, Beste ve uyanmaya zorlamalısın kendini.”

 

“Şuanda yaptığım gibi mi?” dedim kısık sesimle ve o sırada dilimin damağımın kuruluğundan dolayı rahatsız oldum. Arda ise kafasını kaldırmış yorgun bakışlarla bana bakakalmıştı. Nefes bile almıyordu. Gülümsedim. “Nefes al yoksa öleceksin. Ayrıca o topu bende çok seviyordum ama beni kızdırmaman gerektiğini çok iyi biliyordun.”

 

“Beste!” diye fısıldadı.

 

“Evet, en son bildiğimde adım buydu.” Dedim sırıtarak. “Ve susuzluktan ve açlıktan da ölmek üzereyim.”

 

Anında kalktı ve telefonuna yapıştı. “Abi, yemek hazırlat ve bizimkileri yemeğe davet et. Kimseye benim söylediğimi söyleme. Sürpriz olmasını istiyorum. Beste uyandı!” derken sesinde anlayamadığım bir şey vardı. Rahatlama mıydı, şaşkınlık mıydı yoksa mutluluk mu? Telefonu kapatınca koşarak banyoya girdi. Ben ise yerimde kımıldamaya çalıştım ama bütün vücudum uyuşuktu. Elimde acı hissedince bir elimin üstünün morarmış olduğunu fark ettim. Diğerinde ise hala bir bantla serum iğnesi vardı ve alt kısmında bir acı. Sanki bir şey bağlı gibiydi. Allah’ım bu bir sonda mıydı yoksa?

Bize Güven! (Büyük Sırlar Serisi II)Where stories live. Discover now