21. Nemli ve Meçhul Titremeler

490 47 65
                                    

Cage The Elephant- Cigarette Daydreams

"Korkmamalıyım. Korku katilidir aklın. Korku, mutlak yıkım getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Onun etrafımdan ve içimden geçip gitmesine izin vereceğim. Ve geçip gittiğinde, onun izlediği yolu görmek için iç gözümü kullanacağım. Korkunun geçtiği yerde hiçbir şey olmayacak. Yalnızca ben kalacağım."

Hayatta anlamanın mümkün olmadığı bazı şeyler vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hayatta anlamanın mümkün olmadığı bazı şeyler vardı. Fakat insanlar inatla o şeyleri anlamak için çırpınırdı, peşinden koşardı. Ve daha sonra onu anlayamadıkları için de, öfkelenir ardından da bilinmezliğe bilenir, onu suçlarlardı.

Suç bilinmezlikte miydi? Bilinemeyeceğini bildiği halde peşinde koşanda mıydı? Israrlı şeyleri sonradan öğrenmek, onu ilk günkü kadar istemediğimizi çok güzel gösteriyordu. İçimizdeki o heyecan yok oluyor, yerini 'gerçekten istediğim bu muydu?' soruları alıyordu.

Böylece anlıyorduk, dünyadaki en önemli şey zaman değil, zamanlamaydı. Bir şeylerin anlam kazanmasının tek yolu buydu. Doğru zamanda orada bulunmalıydı.

Zamanını kaçıran her şey ziyan oluyor, göze görünmüyordu. İnsan gözünü dört açmalı ve zamanı takip etmeliydi. Elbette söylendiği kadar kolay olmayanların başını çekiyordu bu farkındalık. Her şeyi bilmek mümkün değildi.

Fırsatları kaçıracaktık, olasılıkları görmezden gelecektik, doğru insanın önünden geçecek, gözümüzü bile değdirmeyecektik. Çünkü olasılıklar dünyasında yaşamak tam da böyle bir şeydi.

Menaf merak ediyordu, başka bir yaşamda, böyle biri olmanın kolay bir yanı var mıydı? Yoksa yaşamda zorluk içkin miydi?

Diliyordu ki, böyle olmadığı yaşamlar var olsundu. Çünkü bazen başımıza gelmeseler bile, bir şeylerin bir yerde var olduğunu hayal etmek insanı yerden kaldırabiliyordu. Düştüğümüz yer ne kadar derinse, küçük halatlara tutunma isteğimiz o kadar artıyordu. Sonuçta insan dediğimiz, çaresiz olduğu kadar muhtaç oluyordu.

Derin derin nefesler aldı çocuk yattığı yerde. Sürekli kalbi endişeyle sıkışır olmuştu geceleri. Üstesinden gelemediği her şey onun üstüne geliyordu. Kendini koca koca dalgalarla savaşmak zorundaymış gibi hissediyordu. Bu yüzmek gibi değildi, boğucu dalgaların arasında çırpınmanın dinlendirici bir yanı yoktu.

Gözlerini damlaların kayarak iz bıraktığı cama çevirdi. Tüm gün göz gözü görmeyecek kadar sisliydi hava. Ara ara da yağmur bindiriyordu. Öyle ki bugün hasatı yapamamışlardı bile.

Yine de böyle havalar ona kendini daha rahat hissettiriyordu. Menaf, kendini örten her şeyin içinde daha kendisi gibiydi. Menaf'ı rahat ettirmenin tek yolu, diğer insanlar tarafından görülmeyeceğinin güvencesini vermekti. Öyle endişe duyuyordu diğerlerinden.

Tekrar ofladı içindeki sıkıntıyı atabilecekmiş gibi. Kendisinden başka işçiler de yatıyordu, rahatça hareket edemiyor olmak bile boğuyordu onu.

İflah Olmaz TutkularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin