24. Bu Kadarı Nefretin Aşktır

469 50 51
                                    

Mabel Matiz- Fan

"Aydınlık ve gölge nasıl yan yana ise, insanın kaderi de öyle, mutluluk ve acıyı beraber getiriyordu. Bir yanda kıvanç, bir yanda kaygı. Hayat dediğin böyleydi işte... Belki bu ormanlar, bu güzel hayaller yüzünden hayat bu kadar tatlıydı."

Çocuğun yüzünde oluşan alaycı gülümsemeye şaşırmadı Menaf

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çocuğun yüzünde oluşan alaycı gülümsemeye şaşırmadı Menaf. Tibet de çocuğun ilk anda, beklenmedik bir şekilde söylediği bu lafa şaşırsa da, bir şekilde bu laf beklendikti. Menaf'ın artık böyle bir kişiliği olduğunu anlamıştı.

Normal şartlarda anlattığı şeylere takılmayıp, böyle bir şeyle üstünü kapatmasına sinirlenirdi birinin. Fakat gerçekten de, Menaf bunu yaptığında o kadar da garip durmuyordu. Çocuğun içinde yanan ateş, dışarıdan görünür haldeydi. Tutkusunu bastıramıyor, olmadık anlarda böyle itiraf eder gibi cümleler ağzından çıkıveriyordu. Bilinçli olmadığı ise gayet açıktı. Yeni bir yemeği keşfeden bir çocuk gibi, hep o yemeği yemek istiyor, olmadık cümlelerin, sohbetlerin içinde o yemekten söz ediyordu.

Heyecanını hor görmedi Tibet. Hatta söylemek gerekirse, Menaf'a karşı ilk kez gerçek bir sıcaklık hissetmişti. Gerçek bir duygunun oluşturabileceği bir sıcaklıktı bu. Samimi duyguların onda bakış açısı oluşturduğunu, Menaf'la empati yapabileceğini gösteren bir andı.

"Bir şey anlatıyorum, dediğin şeye bak Menaf." Dese de gülmüştü Tibet. Menaf çocuğun gülmesini hiç beklemiyordu.

Kendisine bağırıp çağırmasına hazırlamıştı kendisini. Aslında sürekli bağırmıyordu, ama bir noktada Menaf da zaman zaman Tibet'in damarına bastığının oldukça farkındaydı.

Uzak kalacağım deyip, kalamaması gibi gelgitli olduğu çok örnek olay vardı. Bu kararsızlığın Tibet'e iyi şeyler hatırlatmadığı açıktı.

"Birden çıktı ağzımdan. Kontrol edemedim." Yanakları kızarmış bile olabilirdi. Gerçekten hiç olmadık bir şey söylemişti.

Neyse ki gecenin karanlığı yüzünü saklıyordu. Kendine verdiği hiçbir sözü tutamadığından, daha fazla güçsüz görünmek istemiyordu Tibet'in karşısında. Utanması da bu güçsüzlüklerden biriydi.

"Sorun değil." Diyerek omzunu silkti Tibet. Az önceki karşılaşma onu uysallaştırmıştı biraz. Kendisine kimlerin neler dediğini hatırlaması iyi olmuştu bir yönden. Menaf'ın söyledikleri de niyeti de çok iyi kalıyordu diğerlerinin yanında.

Gözleri Menaf'ın yüzünü taramıştı. Bugün araları kötü olmasına rağmen, Kubi'yle ne yaşadığını bilmemesine rağmen onu savunmaya gelmesi bir yandan hoşuna gitmiş bir yandan da bu gözü kara bağlılığı onu korkutmuştu.

"Hadi dönelim, hava soğuyacak gibi." Demişti Tibet, gözlerini gökyüzüne çevirip.

Menaf da Tibet'in konuşmasıyla hissetmişti soğuğu. Bu aralar hava aniden bozabiliyordu. Birden sağanak başlayabiliyordu, geçen geceki gibi. O geceyi düşününce içi ürperdi Menaf'ın.

İflah Olmaz TutkularWhere stories live. Discover now