35. Gizemli Gözyaşı Ülkesi

390 49 80
                                    

Fikret Kızılok- Sevda Çiçeği

"Başka bir yerde, sırlarımızı bilen ve duygu dolu anlarımıza şahit olan kişilere karşı nefret besleriz. O anda istediğimiz şey anlayış değil, duygularımızın hakimiyetini yeniden ele almaktır."

Gözlerini ağır ağır kırpıştırırken, burnu anasonu algılamaz olmuştu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerini ağır ağır kırpıştırırken, burnu anasonu algılamaz olmuştu. Konuşmayı takip etmeye çalışsa da, kafası arkada çalan şarkıya kayıp duruyordu.

"Seni senden bile fazla sevmiştim, ne yazık aşkımı anlayamadın..."

Fark etmeden kafasını salladı Menaf. Haklıydı işte. Seven kim mutlu olmuştu ki bu dünyada?

Umur Bey ve Tilbe Hanım'ın bu akşam çiftlikte olmayacağını öğrenen işçiler de kendince eğlence yapmaya karar vermişlerdi. Havayı saran anason kokusuna, hanımeli kokusu karışıyordu.

Masada çok da ayık olan yoktu. Kenara koydukları bir teypten arabesk notaları yükseliyor, rakıların dibini görmüş adamların hepsi, saat ilerledikçe daha da içleniyordu.

"Hanımına her zaman dikkat edeceksin Özer. Öyle boş bırakmaya gelmez. Başında duracaksın." Konuşan adama bakıp, yüzünü buruşturdu Menaf.

Kendi sözleri de böyle kötü mü geliyordu acaba kulağa? Midesinin bulandığını hissetti.

"O nasıl söz abi? İnsan nişanlısına güvenmezse, niye nişanlansın? Yanlış düşünüyorsun, senin hanım duymasın bunları, gönlü kırılır kadıncağızın."

Menaf yine başını onaylarcasına sallasa da, sonra yine yüzü buruştu. Belki adam gaydi? Belki karısı değil, beyi vardı evde... Böyle sözler insanları daha kötü hissettiriyordu.

Kendisi de dertlerini sermek istiyordu masaya. Hatta biraz ağlayıp, içlenmek istiyordu. Yaşı kendinden biraz büyük olan bir abisi, içmeye başladıktan hemen sonra ağlamaya başlamış, yavaş yavaş içini çekiyordu hala.

Menaf oturduğu yerde kalbini sıkıştıran hisleriyle başa çıkmaya çalışıyordu. Kalbi sanki az sonra yerinden çıkacaktı.

Çocuğu reddedip gittikten sonra, bir türlü normalleşememişti. Onu öyle bırakmak, Tibet'ten daha çok kendisine zarar vermişti işte. İnsan sevmekten soğur muydu? Menaf nefret etmişti.

Bir insanı sevmek nasıl bu kadar canını acıtıyordu, anlayamıyordu...

"Adın dudağımda isyanım şimdi, hayalin karşımda düşmanım şimdi, seni sevdiğime pişmanım şimdi..."

Bir 'of' çekti çocuk derinden, önündeki bardağın dibini gördü. Gözleri kayıyordu artık.

"İçme lan daha, tamam." Diyerek önünden bardağı çekti Özer.

Çocuk eline yasladığı başıyla bir 'of' daha çekti.

"Ne oldu kerata? Nasıl içli bir 'of' o, karşıki dağları oynattın." Konuşan abilerinden birine bakıp saf saf gülümsedi.

İflah Olmaz TutkularWhere stories live. Discover now