Genç adam sıkıcı geçen bir toplantının daha son bulmasıyla rahatladığını hissetti. Koşarcasına gittiği odasında çok sevdiği koltuğuna oturup kafasını geriye doğru yatırdı. 'Bugünlük bitti' diye tatmin etti kendini. Sadece bugünlük. Bu hayat istediği hayat değildi aslında. Küçüklükten beri olmak istediği tek meslek avukatlıktı. Avukat bir kadın ile evlenip mutlu olacaktı. Ama hayaller sadece hayal olarak kalırdı bazen.
Babasının isteği üzerine üniversite bittiği gibi holdingin başına geçmişti. Genç bir mimar olmasına rağmen gayet iyiydi. Birçok kişi "Bay Brown'ı bile geride bırakacak" gibi yorumlar yapmaktan geri kalmamıştı. Bu genç adamın işine konsantre olmasında ayrı bir etkendi tabi ki ama her şey bununla sınırlı değildi. Babasının isteğini yerine getirdiğinde ailesinin isteklerinin son bulacağını düşünse de işler düşündüğü gibi gitmemişti. Şimdi de annesinin gelin sevdası bunaltıyordu genç adamı. Bulup getirdiği ya da ballandıra ballandıra anlattığı kızlar baba parası yiyip hayatını geçiren kızlardı. Genç adamın hayatında öyle bir kadına asla yer yoktu. Bu yüzden de aylardır süren kavgaları bir türlü son bulmuyordu.
-"Hey! Ortak kalk işlerimiz var." işte bu ses genç adamın çocukluk arkadaşı, aynı zamanda da iş ortağının sesiydi. Brown ve Robert's holdingleri 10 yılı aşkın bir süredir ortaktı.
-"Ortak?.. Kime sesleniyorum ben?.. Bu kadar kısa sürede uyumuş olamazsın." genç adam belki gider umuduyla kıpırdamamıştı ama Alex'i tanıyorsa asla gitmezdi. Derin bir nefes verip oturduğu koltukta doğrulup kötü bakışlarla Alex'e doğru bakmaya başladı. Alex'in yüzünde sahte korku ifadesi oluştuğunda yüzüne istemsiz bir gülümseme yerleşti. Alex'te bu gülümsemeyle birlikte masanın yanındaki koltuğa oturduktan sonra
-"İşimizin ne olduğunu merak etmiyor musun ortak?"
-"Hayır. Çünkü bir toplantı daha kaldıracak halim yok. O yüzden kendine yeni bir ortak bul." deyip ayaklandığında Alex'in de ayaklandığını gördü.
-"Toplantı değil. Sana bu ülkeden, bu binadan ve en önemlisi o berbat toplantı odasından kurtulmak için bir fırsat veriyorum." diyen ortağına merakla bakmaya başladı. Daha sonra da elindeki uçak biletlerini fark etti.
-"Uçuş nereye?"
-"Ah! Güzelim sürprizi bozdun. Bu müjdeyi sana ben verecektim. Ama akıllı olman hoşuma gitti."
-"Alex uçuş nereye?"
-"Çok sabırsızsın. Tamam hazırsan söylüyorum... Türkiye'ye uçuyoruz."
-"Türkiye mi? Alex yine mi şu Türk kızı takıntın başladı?"
-"Hiç bitmedi ki yine başlasın. Konu tam olarak o değil tabi ki ama oraya kadar gitmişken kendime güzel bir Türk kızı bulayım diyorum." dediğinde sıkıntıyla nefesini dışarı verdi genç adam.
-"Bana şu planı baştan anlatır mısın?"
-"Tamam. Türkiye'de ki iş yaptığımız holdingi hatırladın mı?"
-"Sayın holding." başını onaylarcasına salladıktan sonra
-"Onlar buraya geldiler. Bizde onları güzel bir şekilde misafir ettik. Aynısını onlar yapmak istiyor. Bir hafta boyunca bizi onlar misafir edecekler."
-"Ondan sonra da..."
-"Maalesef dönüş biletlerini yanlışlıkla 5 hafta sonrası için aldım. Bu da demek oluyor ki dört hafta boyunca seninle birlikte tatil yapmak zorunda kalacağız." dediğinde Alex'in yüzündeki şeytani sırıtış genç adamında sırıtmasına neden oldu.
-"Sen çok çakalsın Alex. Senden korkulur."
-"Kabul et hoşuna gitti."
-"Kabul ediyorum fazlasıyla hoşuma gitti." demesiyle Alex elini yumruk yapıp Dean'e uzattı.
-"Gidiyoruz o zaman." dediğinde Dean'de elini yumruk yapıp onun yumruğuna vurdu. Ardından da hayatlarını değiştirecek olan günleri kabullenmişçesine fısıldadı.
-"Gidiyoruz."
