MULTIDE ALEX'in NE SÖYLEYECEĞİNİ MERAKLA BEKLEYEN YAKIŞIKLI DEAN'imiz VAR
XxxxxxxxX
-"Demek korktuğun ihale iyi geçti. Ben sana demiştim ama iş sizindir. Korkup canını sıkma diye."
-"Demek sende Gıcık Necmi'nin dersinden geçtin. Ben de sana demiştim sen halledersin diye."
-"Sanırım, bu konularda birbirimize güvenmeliyiz Dean Brown."
-"Bende öyle düşünüyorum Deniz Öztürk." bu cümleyle birlikte ikisinden de ses çıkmadı bir süre. Telefondan gelen nefes alışverişlerini dinlediler. Taki Deniz esneyene kadar.
-"Uyku saatin gelmiş anlaşılan." Dean'in sesindeki eğlenen tonu fark ettiğinde kan yanaklarına hücum etmişti genç kızın. Neden Dean ile ilgili olan herşeyde bu kadar utangaç oluyordu ki?
-"Şey...kusura bakma lütfen. Bu aralar fazla yoruluyorum da..."
-"Çok mu ders çalışıyorsun?"
-"Aslında çok geziyorum."
-"Demek geziyorsun. Kimlerle geziyorsun? Nerelere gidiyorsun? Ve en önemlisi nasıl giyiniyorsun?"
-"Ah lanet olsun! Ben Türk erkekleriyle uğraşamam diye seninle çıkıyordum. Sen gittikçe Türk erkeklerine benzemeye başladın. Lütfen Dean bunu ilişkimize yapma."
-"Bunun Amerikalı yada Türk olmakla alakası yok Deniz. Erkek..."
-"... Her yerde aynıdır diyorsun."
-"Evet. Aynen öyle diyorum."
-"Hımm. Yapacak birşey yok o zaman. Ben sorduğun soruların cevabını veriyim en iyisi. İlk soru Amerika'ya kimlerle geldiysem onlarla takılıyorum. İkinci soru genelde alışveriş yapıyoruz ama Buğra bir yerden sonra bize lanet okumaya başladığı için onunda gönlü olsun diye kafe-barlara gidiyoruz. Son sorunun cevabı olarak ise ben hep aynı Deniz'im." Genç kız, konuşmasını bitirdiğinde telefon da olan sessizlik bu sefer canını sıkmıştı nedense. "Dean?"
-"Burdayım... Deniz, bu konuşmayı daha sonra devam ettirsek olur mu? Yapmam gereken önemli bir iş var da."
-"Ahh...şey tabiki... O zaman sonra görüşürüz."
-"Tamam. Görüşürüz."
-"Şey... Dean. Seni seviyorum." Genç adam, duyduğu cümlenin etkisiyle yüzünde oluşan tebessüme engel olamazken fısıldadı.
-"Bende seni seviyorum Deniz."
XxxxxxxX
Genç adam, telefonu kapatırken açılan kapı sesiyle birlikte bakışlarını kapıya odakladı.
-"Alex, kapı çalma denilen bir durum söz konusu ve bunu ailelerimiz yıllardır yerine getiriyor. Sen neden yapamıyorsun?"
-"Bende seni gördüğüme sevindim dostum. Bu arada yüzündeki tebessümün nedeni Deniz öyle değil mi?" Genç adamın yüzündeki tebessüm biraz daha artarken
-"Başka kim olabilir ki?"
-"Deniz'e bir hediye almak istiyorum. Sence nasıl birşey almalıyım?"
-"Defne diyecektin herhalde."
-"Defne'nin hediyesi hazır zaten ama ben seni güleryüzlü ve katlanılabilir bir insan haline getirdiği için Deniz'e de bir hediye almak istiyorum."
-"Çok komiksin Alex." Alex, laf dalaşına devam edecekken aklına gelen konuyla kararsız bir şekilde en yakın arkadaşına baktı. Babasının yaptıklarından haberi var mıydı acaba? Söylerse Jack ile kavga edebilirdi ama söylemez ise ve Dean birgün öğrenirse dostlukları da sonsuza kadar bitebilirdi. Derin bir nefes aldıktan sonra kendisini unutmuş bir şekilde önündeki dosyayla ilgilenen arkadaşına seslendi kararsızlıkla.
