MİSAFİR

5.9K 345 9
                                    

BİR HAFTA SONRA

Genç kız, sessiz bir şekilde kahvaltı masasını hazırlarken üç gün sonrasını hayal etmeye çalışıyordu. Babası hiç tahmin etmediği bir şekilde durumu olumlu karşılamış. Dean ve ailesinin istedikleri zaman gelebileceklerini belirtmişti. Dean'e mesaj attıktan sadece 1 saat sonra Dean aramış ve annesinin onay verdiğini söylemişti. O günden beri Deniz'in tek yaptığı ise gün saymak olmuştu.

-"Amerikalıyı mı düşünüyorsun?" Genç kız, duyduğu ses ile gözlerini hazırlamış olduğu masadan kollarını birbirine dolamış ve kapıya yaslanmış bir vaziyette duran ikizine çevirdi.

-"Sanada günaydın ikiz ve evet Dean'i düşünüyorum."

-"O Amerikalı da ne bulduğunu fazlasıyla merak ediyorum doğrusu."

-"Dean ve ailesi üç gün sonra burada olacak. Geldiği zaman görürsün."

-"Amerikalı..."

-"Ege! Onun adı Dean. Amerikalı demekten vazgeç."

-"Türkçeyi tam olarak anlamadığı için istediğimi demekte özgürüm. Mesela... Amerikalı sonra gevur"

-"Devamını getirirsen seni babama şikayet ederim küçük Öztürk." Ege, yaslandığı kapıdan ayrılıp yavaşça Deniz'in yanına doğru ilerlerken arkasından paytak bir şekilde gelen ablasını duymazdan geldi.

-"Ben ciddiyim. Onunla evlenmek demek Türkiye'den uzaklaşmak demek. Türkiye'den uzaklaşmak demek İzmir'den, İstanbul'dan, hayallerinden, ailenden uzaklaşmak demek. Ama en önemlisi ne biliyor musun? Beni arkanda bırakmak demek." Genç kız, duydukları karşısında şaşkınlıkla ikizine bakmaya başladı.

-"Ege, şuan saçmalıyorsun."

-"Saçmalıyorum öyle mi?.. Biz seninle hiç ayrılmadık Deniz. Hiçbir zaman. Ta ki sen İstanbul da okumak istediğini söyleyene kadar... İstanbul'a gitmeni bile istemezken nasıl olur da Amerika'ya gelin olarak gideceğin düşüncesine sesimi çıkarmayacağımı düşünürsün?"

-"Ege, nereye gidersem gideyim? Nereye gidersen git? Biz hep birlikte olacağız. Bunu öylesine söylemediğimi biliyorsun. Canım yandığında hissedebiliyorsun. Aynı durum benim için de geçerli. Bu yanımda olmak değil de nedir?" Kardeşinin gözlerinde ki yumuşamayı ve kararsızlığı gördüğünde yavaşça kollarını beline sardı. Kısa bir süre sonra kardeşinden de aynı karşılığı aldığında derin bir nefes aldı genç kız.

-"Kıskanıyorum." Yaprak'ın küçük bir çocuk gibi söylediği cümleyle birlikte Ege yavaşça Deniz'den uzaklaştıktan sonra bıkkın bir ses tonuyla

-"Bir de bana küçük Öztürk dersiniz."

XxxxxxxX

Genç kız, kahvaltısını yapmaya çalışırken karşısında oturmuş kendisine şaşı bir şekilde bakan Ege'yi umursamamaya çalışıyordu. Ve bu gerçekten çok zordu. Ege bu tür konularda fazlasıyla başarılıydı ve Deniz de bu durumu hep komik buluyordu.

-"Ege çocuk gibi davranmayı kes artık."

-"Hoşuna gitmediğini söyleyemezsin... Kesinlikle hoşuna gidiyor." Genç kız, göz devirip tabağına döndüğü esnada

-"Ege, mezun olduktan sonra..." Bir anda tabağa çarpan çatal sesiyle tüm ailenin gözleri Mustafa Bey ve Ege arasında gidip gelirken durumu anlayan Deniz kendisini daha fazla tutamayıp kahkahalarla gülmeye başladı. Ege ise kızgın gözlerle kahkaha atan ikizine kötü kötü baksa da bunun pek işe yaramayacağını anlayıp özür dileyen bakışlarını babasına çevirdi.

-"Oğlum, sen kaç yaşındasın?"

-"22 yaşındayım baba."

-"Peki neden öyle davranmıyorsun?" Deniz, kahkahalarını dizginleyip merakla ikizinin vereceği cevabı beklemeye başladı.

Yabancı Damat - TAMAMLANDIUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum