Ege , uykulu gözlerle üstünü değiştirirken annesine isyan etmemek için kendini zor tutuyordu. Sabahın 7'sinde kaldırıp markete göndermek de ne demekti. Sırf kahvaltıya misafir geliyor diye hem de. Madem alınması gerekenler var neden akşam 'Ege, oğlum bir koşu markete git gel' dememişti ki.
Ege, karşısındaki aynadan uykulu gözlerle kendisine baktı bir süre. 'Bir terslik var' diye düşündüğü esnada tişörtünü ters giydiğini farkedip üstündeki tişörtü yırtarcasına çıkarıp tekrar giydi. Tam artık hazırım düşüncesiyle kapıdan çıkmaya hazırlanıyordu ki gözüne çarpan yatağına baktı hasretle. Şuan ayakta dikilmek yerine uyuması gerekiyordu. Kararsız bir şekilde yatağına bakarken annesinin kapının önünden fısıltı halinde konuşmasıyla son ümitleri de tükenmiş oldu.
-"Oğlum, Dean ve ailesi gelir az sonra acele et biraz."
-"Tamam anne. Sakin ol. Senin bu halini gören Obama da onlarla birlikte geliyor zanneder."
-"Bak hala laf yetiştiriyor bana. Hadisene oğlum." Ege, sıkılmış bir şekilde derin bir nefes aldıktan sonra çekmecesinden asla yanından ayırmadığı kulaklığını alıp kendini evden dışarı attı.
XxxxxxX
-"Hayır yani neden hep ben? Neden hep Ege Öztürk. Beni bu dünyaya getirme sebepleri bu çocuğu sabahın köründe kaldırıp markete göndeririz düşüncesi miydi acaba?.. Ama hata bende doğum esnasında beyefendilik yapıp Deniz'e öncelik vermeseydim küçük Öztürk olarak adlandırılmazdım. Küçük Öztürk olarak adlandırılmadığım gibi kimse bana istemediğim birşeyi de yaptıramazdı... Aferin sana Ege." Ege, bir yandan söylenirken öbür yandan elindeki poşet yığınıyla market kapısından çıkmaya çalışıyordu.
-"Ege." kendisine seslenildiği farketmesiyle olduğu yerde duran Ege yavaşça arkasına döndüğünde gördüğü yüzle ister istemez sinirlendiğini hissetti ve hızlı bir şekilde önüne dönüp yürümeye devam etti. "Ege, lütfen biraz durur musun? Seni bir konuda uyarmam gerekiyor."
-"Ne sen ne de söyleyeceklerin umurumda değil Murat." Ege, hem yürüyüp hem de Murat'ın duyacağı bir şekilde bağırarak konuşuyordu.
-"Söyleceklerim Cenk ile ilgili."
-"O şerefsiz hiç ama hiç umurumda değil."
-"Cenk, Deniz'in buraya geldiğini öğrendi." Ege, Murat'ın kurmuş olduğu cümleyle olduğu yerde dururken Murat'ın yanına kadar gelmesini bekledi. Murat yanına geldikten sonra meraklı bir şekilde
-"Deniz ile ilgili başka ne öğrendi?"
-"Eğer sorduğun şey nişan meselesini öğrenip öğrenmediğiyse korkarak söylüyorum ki onu da öğrendi."
-"Kahretsin!"
-"Ege, Cenk'i tanıyorsun. Deniz konusu onda bir saplantı haline geldi. O yüzden son dört yıldır hiç olmadığı kadar saldırgan. Bir de Deniz'in nişanlandığını öğrendikten sonraki halini hayal etmeye çalış."
-"Bak o şerefsiz kuzenin kardeşimi üzecek, korkutacak, mutsuz edecek en ufak bir şey yaparsa bu sefer öldürürüm onu. Babam bile durduramaz beni."
-"Merak etme. Deniz onun zayıf noktası. Asla Deniz'e zarar vermez ama..."
-"Ama?"
-"Aynı şeyi Deniz'in nişanlısı için söyleyemem. Onu uyarsan iyi olur. Dikkatli olsun. Çünkü ben bile Cenk'in ne yapacağını kestiremiyorum artık."
