Dört ~ "Cennetin kapıları mı açıldı?"

6.6K 457 673
                                    

James's pov:

"İğrenç görünüyorsun." dedi Remus gözlerini kısarak. Bazen böyle yaptığında beynimi okumaya çalıştığını düşünürdüm. Hatta bazen başarılı olduğunu bile düşündüğüm için Zihnibend öğrenmeye çalışıp başarısız olmuştum. Onu umursamayarak aynada saçlarımı düzeltmeye devam ettim. Ama aniden aynadaki yansımam kayboldu ve yerine bir çorap gördüm.

"Birisi sana bunun kötü bir fikir olduğunu söylemişti, Potter." dedi çorap ince bir sesle ve kıkırdadı. Önce ne olduğunu anlamasam da sonunda arkaya döndüm ve bağırdım, "Patiayak, aynamdan defol!"

Sirius odada yoktu ama beni duymuş olmalıydı çünkü aynaya döndüğümde yeniden kendi yansımamı gördüm. Saçlarım değişmemişti bu yüzden saçlarıma düzen vermekten vazgeçtim ve kollarım yanıma düştü. Gerçekten iğrenç görünüyordum. Gözlerim küçük, kuru ve kırmızı kalmışlardı. Saçlarım nasıl mümkün olabiliyorsa eskisinden bile garip yerlerden sarkıyordu ve galiba yağmurlu havada antreman sonucu üşütmüştüm. Yüzümdeyse iki gün önce Remus'un dönüşümünden kalan birkaç çizikler vardı.

Burnumu çektim. Karnım ağrıyordu.

"Ne kötü bir fikirdi?" dedi Remus dikelerek, "Ne karıştırdınız?"

"Ben sadece üşüttüm." dedim zayıf bir sesle. Az önce Sirius'a bağırdığımdan sesim kısılmıştı ve boğazımın ağrıdığını farketmiştim.

"Üşüttüğün kesin." dedi Sirius odaya girerek. Elinde bir çorap vardı, "Tüm gece anormal bir sesle horladın. Ben bile erkenden uyandım. Hem de bu sabah benim dersim yok!" ve etrafa bakınıp ilave etti, "Peter nerede?"

"Duşta." dedi Remus banyoyu işaret ederek. O hala yataktaydı, yeni uyanmıştı. Her gün aynı saatte uyanırdı, alarmlı saat gibi bir şeydi sanki.

Sirius'un yüzünde sinsi bir gülümseme yerini aldı. Tahmin ettiğim kadarıyla ışığı kapatmak için duşun kapısına yaklaştığı zaman kafasına Remus tarafından fırlatılmış bir yastık yedi, "Uyanır uyanmaz yine sabahın içine etmeye başlama, Patiayak."

"Canım sıkılıyor." dedi Sirius oflayıp kendini yatağına atarak.

Benim de canım sıkılıyordu. Çünkü Lily'yi kırdıktan sonra onu görememiştim ve tüm düşüncelerim onun yanındaydı. Her an onun yanına gitmek istiyordum ama yanına gitsem bile ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum. Azacık, çok minicik pişman olmuş olabilirdim. Ama her ne kadar onun hakkında düşünmek boğazımı kurutsa da başka bir şey de ateşimi çıkarıyordu. Ve hayır, bu soğukta yaptığımız antreman değildi. Aphrodite Irven'dı. Gece çocuklara söyleyeceğime karar vermiştim, ama şimdi fikrimi yine değişiyordum. Altıncı sınıflara nefret ediyordum. Altıncı sınıfken de nefret ediyordum. Kendilerini bir şey zannetmelerine nefret ediyordum. Aşk İksirlerini yeni öğrenen kızların herkese iksir vermesinden nefret ediyordum.

Beni yemeğe zorla indirdiler. Başardıkça Irven'dan kaçmak istiyordum. Ama Büyük Salon'a indiğimde farkettim ki, yalnızca ondan değil, Lily'den de kaçmak istiyordum. Çok garipti, ne de olsa az önce yanında olmak istiyordum.

Sirius'un arkasında saklanarak etrafa göz attım. Irven görünürde yoktu. Ve Lily de. Bu zaman ensemde bir el hissettim ve Sirius beni öne itti.

"Sen kimden saklanıyorsun?" dedi ensemi bırakarak.

"Lily'den." dedim hemen. Kısmen doğruydu. Ancak ne o, ne de Peter pek inanmış gözükmüyordular.

"Niye?" dedi Remus bu zaman. İyice sıkıştığımı farkettiğimde kurtulmak için etrafıma baktım. Kurtuluşumsa daha çok batışımdı. Irven Büyük Salonun kapısında durmuştu. Benim onu gördüğümden emin olduktan sonra birkaç adım geri gidip yok oldu. Ama orada olduğunu biliyordum.

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularWhere stories live. Discover now