Yirmi Bir ~ "Ben de şişeyi kırdım."

3.7K 309 192
                                    

Media: NatRomanova

Lily's Pov:

Bu korkunçtu.

Nedense aklıma saklanmak için Astronomi Kulesi gelmişti. Tabii buranın buz keseceği benim aklıma gelmemişti ki aslında bu gayet normaldi; Ocak gelmişti. Yukarı çıktıktan sonra da inmeye üşündiğimden soğukta oturup ağlamaya başlamıştım.

Ve bu zaman James geldi.

Benim adımı bağırsa da, Astronomi dersi için gerekli olan eşyaların arkasında saklandığımdan beni bulamadı. Ardından yere çöktü ve başını elleri arasına aldı.

Hiss iğrençti. Beni duymaması için hıçkırıklarımı tutmaya çalışıyordum ve nefesi tutmak zorundaydım. O kadar zordu ki, nefesimi tutup, tuttuğum nefesle boğulup ölmeyi istemiştim.

Ona güvenmiştim. Şimdiyse güvenim parça parça olmuştu.

Bir yanım oturduğum yerden kalkmak ve onu acı çektirerek, tüm gece boyunca lanetlemek istiyordu. Diğer yanımsa hepsini siktir edip ağlamak istiyordu. Son, mantıklı yanımsa sessiz kalmam gerektiğini bilip, nefesimi tutmaya zorluyordu.

Nasıl olduğunu anlamadım ama beni fark etmedi ve bir süre sonra bir şey aklına gelmişçe ayağa kalktı ve Kule'den aşağı giden merdivenlere doğru atıldı.

Bense oturdum ve ağladım, ağladım, ağladım...

En çok acı veren kısmıysa, içimde bir yerlerde, hala ona aşık olmamdı.

Kendime bunun sadece iksir etkisi olduğunu hatırlattım. Aşık değildim, hiç olmamıştım. Hepsi maddiyattı. Hepsi sadece bir şişenin içinde saklıydı.

İçimdeki sevgiyi, iksir etkisini ezip, söküp atmaya çalıştım. Denedim, denedim, denedim...

Bilmiyorum, belki de manzara güzeldi. Ama ona bakmıyordum bile. Dizlerime sarılmış, başımı diz kapaklarıma gömmüş, ağlıyordum. Acınası bir halim vardı.

İçimde hissettiğim acı o kadar tarifedilemezdi ki, bazen onu kaldırabilmek için sinir sistemimin yeterince güçlü olup olmadığını düşünüyordum.

Ardından, yine James geldi. Bir süre etrafına arayarak baktı. Cebinden bir şey çıkardı ama arkası bana dönük olduğundan ne olduğunu göremedim. Ardından hemen arkasını döndü ve benim saklandığım yere doğru ilerlemeye başladı. Hemen yere yattım. Beni görmüş olamazdı, değil mi?

Bir süre başının önümde belirmesini bekledim, ama öyle olmadı. Ve aniden, içimi sıcak bir ısı dalgası kapladı ve soğuk bana işlememeye başladı. Yeniden arkama baktığım zaman gitmiş olduğunu gördüm.

Bir şeye aynı anda üzülmek ve sevinmek çok boktan bir hissti.

Acı, ilk başta, sadece dakikalar sürer. Geri kalanı keyif ve öfkedir.

Üzerimdeki nereden geldiği bilinmeyen (!) büyünün etkisi artık geçmişti. Bu yüzden son keyfimi de çektikten sonra mantıklı yanım biraz da burada kalırsam, Madam Pomfrey'in bile beni ölümden kurtaramayacağını söyledi ve Astronomi Kulesi'nden inip yatakhaneye dönmemi sağladı.

Odanın kapısını açtığım an iki kişi üzerime atladı. Yeri boylamadığımı göz önünde bulundurursak aralarında Eida yoktu. Bu da geriye Mary ve Psyche'yi bırakıyordu.

"Neredeydin?" dedi Mary hemen, beni bırakınca. "Çok endişelendik! Eğer bir dakika daha geç gelseydin McGonagall'a gidecektik."

"Mutfaktaydım." diye yalan attım ve arkada duran Eida'ya bakış attım, "Profesör Travers'ın nasihatını dinleyerek, üzülünce yemek yemeye gittim."

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin