Yirmi Dokuz {Birinci Kısım}~ "Şans Şeytanı."

3.4K 255 845
                                    

Bu bölüm tatlı bir bölüm oldu ♡ Son tatlı bölüm sanırım ♡ Tabii sonu şey oldu ama neyse ♡

Finali yazıyorum bile ehehe ♡ Birkaç bölüm var daha ♡ Geri sayım başlatacağım ♡

Media: NatRomanova

(Dediğim gibi, turuncuya güven yok)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Dediğim gibi, turuncuya güven yok)

Ve lütfen arkadaşlar, ilk Regulus kurgum olan Astrum Caduca daha fazlasını hak ediyor, hatta en fazlasını o hak ediyor hikayelerimin içinde bnc ama nys.

James' pov:

Sabah öğlen yemeği boğazımdan geçmiyordu. Tüm sabah ruh gibi hissetmem bile bunun yanında iyi olabilirdi çünkü evrenin en büyük gerçeğini fark etmiştim; bugün dolunaydı. Irven bu kadar süredir bunu bekliyor olabilirdi.

Irven hakkında bir şey: hemen hemen asla şatoda değildi. Şatodaydısa da saklanmasını çok iyi biliyordu çünkü Harita'da onu bulmak imkansız gibiydi, zar zor gözüme deyiyordu - bu da beni korkutmaya başlamıştı. Ya Harita'yı da biliyorsa ve buna karşı bir önlem almayı başardısa?

Son karşılaşmamızdan sonra birkaç gündür değil haritada, okulda bile görememiştim onu. Profesör Dumbledore'un onunla konuşmayı nasıl planlıyordu, hiçbir fikrim yoktu. Ve sanırım, fikrimi değiştirmiştim - Profesör Dumbledore'a söyledik ama Profesör gerçekten de konuşarak bunu halledebilecek miydi? Irven'a konuşma değil bir çift kelepçe lazımdı. Yani, artık bunun o kadar da iyi fikir olmadığını düşünmeye başlamıştım, belki de kendim halletmeliydim...

Evet, çünkü bu son kez çok iyi işe yaramıştı.

Remus Profesör McGonagall'ın yanındaydı, geleceğiyle bağlı konuşacaklardı, ne de olsa FYBS'ler yaklaşıyordu ve geleceğinde en büyük problemleri olabilecek kişi de Remus'tu. Okulda bunu herkesten saklayabilirdi ama gelecekte bunu hep saklayamayacaktı. Kısacası geldiğinde keyfi büyük ihitmal yerlerde sürünecekti, bu yüzden Irven'ın bugün bir şeyler yapabileceği teorimi ona söylemeyi planlamıyordum.

"Bence," dedi Sirius ağzındaki... her neydise onu çiğnerken, "okul bittiğinde hepimiz birden ayrı eve çıkmalıyız. Hatta hepiniz bana taşının, en iyisi o."

"Yedi yıl Aylak'a yetmiştir bence," dedim gülerek.

Peter'dan bir gülüş nidası çıktı, "Gelmek istemezse zorla getiririz."

Sirius'la Peter birer beşlik çakınca güldüm, "Alphard Amca'nın da bizi isteyeceğinden emin misin?"

"Eh o da sizi seviyor-" Sirius'un gülüşü ortada kesildi. Ne demiş olduğumu anladığı zaman kaşları çatıldı, "Alphard Amca'yla yaşamak istediğimi nereden biliyorsun?"

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularWhere stories live. Discover now