On Bir ~ "YİRMİ BEŞ ÖLÜ!"

4.3K 332 195
                                    

Lily's pov:

Psyche James'e söylediklerinden sonra kolumdan tutup beni direkt Üç Süpürge'ye getirmişti. Eida ve Mary de bizimleydiler elbette.

Psyche hiçbir şey söylemiyordu. Sadece bir Kaymak Birası sipariş etti (Rosmerta bile masadaki gerginliği hissedip bize garip bir bakış attı). Ve ben tam ondan iksir meselesini soracakken başını masaya koyup ağlamaya başladı.

"Hey, tamam." dedi Mary onun saçlarını okşayarak, "Sinirlenme."

Sinirlendiğini biliyorduk, çünkü Psyche küçüklükten böyleydi. Üzüldüğünde asla ağlamazdı, sadece surat asardı. Sadece sinirlendiği zaman ağlardı.

Ancak Psyche başını koyduğu kollarının arasından, "Sinirli değilim. Ben sadece... ben sadece bıktım." dediği zaman onu çok iyi anlıyordum.

"Tamam," dedi Psyche başını kaldırarak. Yüzünü ve kırmızı gözlerini sildi, "İyiyim. Anlık duygu patlaması sadece."

"Aşk iksiri içtiğimi mi düşünüyorsun?" dedim hemen. Bu konu hemen bitsin istiyordum.

Psyche'den önce bir ses çıkmadı. Afallamıştı. "Lily, ben-"

"Ve lütfen mazaret uydurma, Aphrodite İrven partide bana çoğu kişinin öyle düşündüğünü söyledi."

Psyche nefesini verdi ve ellerinin arasındaki Kaymak Birası'na indirdi bakışlarını. Yeniden bana baktığındaysa gözlerinde şokedici bir ifade vardı: Acıma.

"Evet. Öyle düşünüyorum. Hatta dün Black'le ettiğim kavga kısmen bununla alakalıydı. James'in verdiğini düşünüyorum, bu yüzden ona kızdım." Kaymak Biraslndan bir yudum aldı, "Söylemediğim için özür dilerim, Lily. Sadece..." dedi ve bu defa da gözlerini parkeye daldırdı. "Seni üzmek istememiştim. İlk başta bana da aptalca gelmişti ama sonra..."

Cümlesini bitirmedi. Bitirmeyebilirdi, ben zaten konunun nereye geleceğini anlamıştım.

Dünkü olaylardan sonra ben de inanmaya başlamıştım. Aphrodite'ın dedikleri başta tamamen gevezelik gibi gelse de şimdi...

Ciddi bir konu üzerinde düşünürken neden bunu tamamen unutmuştum ve aklım yeniden James'e kaymıştı? Caresse'in dediklerini tam olarak anlamadan onu karşıma koymuştum. Gerçekten, o an resmen bir hiçten dolayı neredeyse kıza düşman kesiliyordum. Gerçi, o şimdi benden nefret ediyordu.

Yaptığım tam bir rezillikti - üstelik Remus'un yıllar sonra bir sevgilisi olması şansını büyük ihtimalle mahvetmiştim. Bu da vicdanımı sızlatıyordu.

"Keşke bana söyleseydin." dedim derin bir nefes alarak. Ardından bu konu kapandı. Ve bir daha açılmadı.

James'ten olabildiğince kaçmaya çalışıyordum. Okula döndüğümüzdeyse hiç düşünmeden kütüphaneye gittim. Aşkta kitaplara güvenemeyeceğimi anlamalıydım oysa ki.

Hala onun adı gelince midemde bir kelebeklenme oluşuyordu. Hala onu düşünmekten kendimi alamıyordum. Hala dediklerini düşündüğüm zaman kalbim paramparça oluyordu.

Bir parçam hala ona gerçekten aşık olduğuma, onun böyle bir şeyi asla yapmayacağına deli gibi inanıyordu.

Bir parçam hala aşka inanıyordu.

Kitapların arasında Hippolyta Evenuck'ın kitaplarını arıyordum. Muggledoğumlular İçin Sihrin Temelleri kitabında aşk hakkında bir kelime vardı. Bana aşk hakkında bir kitap lazımdı. Ve yemin edebilirdim ki, ceza zamanı Hippolyta Evenuck'n aşk konulu bir kitabını görmüştüm.

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularWhere stories live. Discover now