On Beş ~ "Eh, James Potter olmak bunu gerektiriyor."

4.3K 365 502
                                    

Lily's pov:

Ölüyor gibiydim.

Susuzluktan dilim boğazıma yapışmıştı, açlıktan midem gidiyordu.

Büyük Salon'da akşam yemeği vakti, ne kadar istesem de, yine de yemek yiyemedim. Sadece yapamadım. Ve şimdi de, dört kez çıkıp yoklasam da, Filch nedense Gryffindor Ortak Salonu'nun girişinden çekilmiyordu. Mutfağa girmem böylece imkansız oluyordu.

Aslında birkaç gün Büyük Salon'da yemek yememenin ardından herhalde bir şeyim yoktur diye düşünmüştüm. İşte bu zaman yatakhanedeki gümüşi sürahiyi hatırlamıştım. Geceyken kalkıp su içerdim bazen. Ya onun içinde bir şey vardısa?

Şimdiyse yatakhanede oturmuş, beşinci kez gidip Filch'in orada olup olmadığını yoklamak için bekliyordum.

"Lily, kafayı mı yedin sen? Al iç işte şuradan!" dedi sonunda Psyche sinirle camın önündeki gümüşi sürahiyi göstererek.

"Olmaz." dedim aniden tırnaklarımın ne kadar eğlenceli olduğunu fark ederek.

"Lamba," dedi yatağında oturup ders çalışıyor olan Eida, "Tabii hala bunun tam bir saçmalık olduğunu düşünüyorum ama, eğer lanet olasıca iksir içiriliyorsansa da, bu herhalde Büyük Salon'daki hiçbir yemekte değil. Bir haftadır yemek yemedin ki!"

"Her defasında farklı bir yerde olabilir." dedim zorla çıkan sesimle. Boğazım kupkuruydu, konuşamıyordum bile.

"Kızım, o sürahiden hepimiz içiyoruz, biz niye aşık değiliz piç Potter'a?" dedi Psyche yine. Bana mı öyle geliyordu, yoksa sinirli miydi?

"Hayır." diye direttim yine de.

"Sen bilirsin." dedi Mary ayağa kalkarak, "Ben su içeceğim."

Mary sürahiden bardağa su dökerken gözüm akan sudaydı. Yutkundum. Mary'yse beni umursamayarsk suyu kana kana içmeye koyuldu.

Bir an için kontrolü kaybedip bir bardak da kendim içecektim. Şimdi su hiç fena olmazdı... Şöyle boğazımı nemlendirerek falan... Zihnim de açılırdı... Serin serin...

"Oh be, çeşme suyu gibi resmen," dedi Mary ve Eida'yla Psyche'ye de bir bardak uzattı. Onlar da gülmelerini bastırarak suyu içtiler.

En sonunda dayanamayarak ayağa kalktım, "Umarım su içerken içinden örümcek çıkar, boğazınızda kalır, korkarsınız, boğazınızda sıkıştığından çığlık da atamazsınız, garip garip hareketler edince de ayağınızın küçük parmağınızı kapıya çarparsınız."

Kızlar suyu içerken gülmeye başladılar, bu da suyun boğazlarında kalmasına ve öksürmelerine neden oldu. En azından boğazlarında kaldı diye düşünerek sırıtarak odadan çıktım.

Filch'in orada olup olmadığına bakmak istiyordum elbette. Susuzluktan ve açlıktan yere düşebilirdim.

Tabii ateşin önündeki kanepede yatmış bir James görmeyi beklemiyordum.

Bir süre şaşkınca gördüğüm manzaraya baktım. Onu daha önce de uyurken görmüştüm, birkaç kez erkekler yatakhanesine kalkmak zorunda olduğum zaman. Ama şimdi...

Ne değişmişti ki? Aynı James'ti. Aynı pozdu. Aynı uykuydu. Aynı bendim.

Aynı ben miydim?

Eh, farklı hisslerin olduğu kesindi.

Ayakları fazla uzundu, kanepeden kenara sarkıyordu. Kolları da aynı şekilde sarkıyordu. Gözlüğü yüzünde eğri duruyordu. Bana mı öyle geliyordu yoksa saçları eskisiyle kıyasla daha yatışık ve düzdüler?

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularWhere stories live. Discover now