Sekiz {İkinci Bölüm} ~ "Uyku mu? O da ne?"

5.1K 360 230
                                    

James's Pov:

"Artık gidebilir miyiz?" dedim çatalı sabırsızca kabıma vurarak. İki dakika daha bekleseydim patlayacaktım. Akşamdı, Büyük Salondaydık ve tahmin edin; Sirius hala yoktu ve hiçbir derse girmemişti.

Remus kapıya doğru bir bakış daha attı, "Tamam, kalkın."

Bu yeterdi. Üçümüz de hızla Büyük Salon'dan çıktık

"Nereye bakıyoruz?" dedi Peter.

"Sen Hogwarts Mutfağına bak, Kuyruk. Aylak bahçeyi dolaş. Ben Ortak Salon'lara bakacağım. Bir saat sonra burada olun." deyip merdivenlere doğru koşacakken Remus beni durdurdu.

"Ortak Salon'lara nasıl gireceksin?"

Sabırsızca merdivenlere baktım, "Nasıl girebileceğini bilen birini tanıyorum." ve koşmaya başladım.

Aptalca da olsa ilk Gryffindor kulesine gitmiştim. Ama denemeliydim.

Ortak Salon bomboştu, herkes yemekteydi. Sirius da yoktu. Bu da yatakhaneleri bırakıyordu. Erkekler yatakhanesine kalkarak tüm odalara baktım. İlk sınıflardan birkaç kişi hariç boştu.

Kızlar yatakhanesinde olma şansı vardı. Ama tüm gün boyunca orada ne yapacağını bilmiyordum. Oradaydısa da artık değildir.

Ben yine de, şansımı denemek istedim.

Önce kendi odama giderek çantamdan yırtık yırtık olmuş bir Görünmezlik Pelerini çıkardım. Ama bu benimki değildi. Benimki eşsizdi; büyüsü bitmiyordu, yırtılmıyordu ve Çağırılmıyordu. Bunuysa Zonko'nun Şaka Dükkanı'ndan almıştım. İki gün ömrü vardı en çok.

Büyüsünün tükenmemiş olduğunu umarak üzerime tuttum. Bedenimin alt kısmı yok olduğunda anladım ki, hala işe yarıyor. Masanın üzerindeki makası alarak ayakkabımın ölçüsü kadar kestim ve büyüyle parçayı ayakkabıma yapıştırdım. Merdivenlerdeyken büyünün tükenmemesini umarak orijinal Görünmezlik Pelerinimi üzerime atarak odadan çıktım ve kızlar yatakhanesine doğru ilerledim.

Bu aklıma beşinci sınıftayken gelmişti. Kendi pelerinimi bacaklarıma dolayarak kızlar yatakhanesine çıkmıştım. İşe yaramıştı. Sahte pelerinlerde de işe yaradığı zaman büyük bir hata yapmıştım; bunu Sirius'a söylemiştim. İşte bu yüzden şimdi onu kızlar yatakhanesinde aramak zorundayım.

Sürpriz; orada da yoktu.

Söylenerek indim yatakhaneden. Diğer Ortak Salon'lara bakmalıydım ve bunun bir yolu vardı, ya birinden içeri girip aramasını istemeliydim, ya da zaten hepisinin girişini bilen birinden içeri giriş yolunu sormalıydım.

Aphrodite Irven.

Biraz düşündükten sonra tamamen umutsuz bir vaka olduğunun kararına geldim. Irven hiçbir şeyi karşılıksız yapmazdı. Karşılıklarsa ödeyemeyeceğin kadar büyük olurdu genelde. Bu yüzden bundan vazgeçtim. Birinden içeriyi aramasını istemek daha mantıklıydı. Veya biri içeri girerken pelerinle arkasından girmek. Evet. İşte bu iyiydi.

Pelerini koluma atıp portre deliğine doğru ilerlediğim zaman kapı ben daha yaklaşmadan açıldı ve içeri birisi girdi. Ve ben şansıma lanet ettim.

Lily beni gördüğü zaman kaşlarını çattı ve gözlerini ovuşturdu, "James? Sen niye yemekte değilsin?"

"Şey, ben Sirius'u arıyordum..."

Ama Lily beni umursuyor gibi değildi. Elini duvara koymuştu, ama daha çok ayakta durmak için destek alıyor gibiydi. Gözleri kıpkırmızıydı ve durmadan esniyordu.

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularWhere stories live. Discover now