On Üç ~ "Artık iyiyim."

4.5K 327 478
                                    

Lily's pov:

Endişeliydim. Ama ne Quidditch, ne de James için. Psyche için endişeliydim.

Kavgadan sonra James hepsini sahadan çıkarmıştı. Açıkcası, birkaç saniye konuşup geri geleceklerini sanmıştım ama bu sandığımdan daha uzun çekiyordu.

Dikkatimi dağıtan tek şey yanımdaki Eida'ydı. Eğer yıl boyunca umursamaz olmadığı bir an vardısa, o da Qudditch sezonuydu. Oyunu o kadar çok seviyordu ki, yüzünü altın sarısı ve kırmızı renklere boyamıştı ve gelen bağırtı ve naraların yüzde ellisi ondan çıkıyordu.

"Oyunu mahvettiler!" diye söyleniyordu. "Hem de kız yüzünden! Hangi kız? Psyche! Cidden, bu kızın yüzde beş güzel gözler, yüzde yirmi Quidditch aşkı, yüzde otuz tembellik ve yüzde kırk beş de sürtüklükten ibaret olduğunu ne zaman anlayacaklar?"

Dediklerinde doğruluk payı vardı elbet. Ama Psyche sadece hakedenleri üzerdi.

Beş dakikanın sonunda dayanamayarak geriledim, "Ben bakmaya gidiyorum-"

"Lily, dur!" dedi Mary bu zaman kolumu tutarak. Ona baktığım zaman parmağıyla sahayı işaret ediyordu. Takım geri dönmüştü ama ne kavga eden İan Harrison ve Aidan Anderson görünürdeydi, ne de Psyche. Ve bu kadar yüksekte olmama rağmen James'in yüzündeki sinirli ifadeyi görebiliyordum.

"Psyche nerede?" dedi Mary öne eğilerek. Refleks olarak onun yakalığının arkasından tuttum.

James Koç Parker'a yaklaştı ve kulağına bir şey söyledi. Koç ona şok içinde baksa da James israr ediyordu - israr ediyordu derken kastettiğim, gözlerini ayırmadan, doğrudan, kararlı bir şekilde Koç'un gözlerine bakmasıydı.

Ardından Koç süpürgesine bindi ve bugünün maç yorumcusu olan (ve hiç de tarafsız anlatmayan) Ayre Izzona'ya bir şeyler dedi. Izzona mikrafonu kendine yaklaştırmadan önce kahkaha atıyordu.

"Evet dostlar, yeni bir haber! Galiba Gryffindor takım kaptanı Potter az önce iki Kovalayıcı ve bir Vurucu'sunu kaybetti! Ve şuna bir bakın - oyuna dört oyuncuyla devam etmek istiyor!"

Kalabalıktan şaşkınlık sesleri yükseldi. Benden ses bile çıkmadı. Sadece ağzım açık bir şekilde James'e bakıyordum. Bu çocuk kafayı mı yemişti? Üç Kovalayıcı'ya karşı ne yapacaktı?

Eida sinirle elindeki Bertie Botts'ları sahaya fırlatıyordu. Mary'yse eliyle ağzını tutmuştu.

Hemen arkaya - Remus'a döndüm. Şok içinde James'e bakıyordu. Peter de yuhlayarak onun Çikolatalı Kurbağa'larını sahaya fırlatırken Sirius eliyle başını tutmuş, "Aptal, su katkısız aptal..." diye mırıldanıyordu.

Buna inanamasam da, gerçekten de öyle yaptılar. Dört kişi süpürgelere bindiler ve havaya fırladılar. Onlar uçmazdan önce Arayıcı pozisyonunda oynayan Rachel King'in surat ifadesini gördüm - kız kusacakmış gibiydi.

Oyun üç dakikadır başlamıştı ve Slytherin artık elli-otuz öndeydi. James sinirli görünüyordu. Yalnız başına Anderson ve Psyche'ye karşı oynadığı olmuştu antreman zamanı, ama bu onlar gibi değildi. Birkaç kez neredeyse süpürgeden düşecekti üstelik.

Eida ve Sirius'un durmadan küfretmesi ve Izzona'nın Gryffindor'u aşağılaması da hiç yardım etmiyordu.

Ama birkaç dakika içinde durum değişti. James'e ne olduğunu anlayamamıştım bile, ama cidden sinirli görünüyordu. Yüzü kıpkırmızıydı. Aniden bağırarak Quaffle'ı elinde tutmuş Lucinda Talkalot'a doğru uçtu.

Talkalot ne olduğunu anlamadan James Quaffle'ı almış çemberlere doğru uçuyordu. Morris McGonagall tam onun arkasındaydı, koruyucu melek gibi, gelen Bludger'ları savuşturuyordu.

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularWhere stories live. Discover now