Dokuz {İkinci Kısım} ~ "Je veux l'inviter à danser."

4.9K 414 305
                                    

Caresse Dutheil [Keyres Düsiil] diye okunuyor. Sanırsam kfkdkkd

Lily's pov:

Ödül Odasında, yerde oturmuştum, saçlarım, üstüm başım tamamen dağılmıştı. Hiç olmadığım kadar pişmandım ve karşımda durmuş Sirius, Remus ve Eida'nın yaptığı tek şey karınlarını yırtmaya çalışıyorlarmış gibi gülmekti.

Ne mi olmuştu? Hayatım boyu yapmadığım kadar büyük bir fiyasko yapmıştım.

İlk başta sadece Slughorn'un partisinde, bir masanın arkasında oturmuş, güzel müzik altında insanlar dans ederken ve herkes eğlenirken Aphrodite'ın dediklerini düşünüyordum.

Aphrodite tüm beynimi yok etmişti. Düşünmeden duramıyordum ve düşündükce daha kötü hissediyordum. Haklı olabilir miydi? Amortentia içtiriliyor olabilir miydim? Ya da başka bir aşk iksiri? Belirtilerini gösteriyor gibiydim, aniden aşık olmadan tut bağımlılığa kadar. Üç gece uyumamıştım! En sonunda yatağa nasıl gittiğimi hatırlamıyordum bile.

James ise görüş alanımdan çıkmıyordu. Yanında Remus vardı ve bir şeyler konuşup gülüyordular. Aphrodite'sa Sirius'la birlikte yok olmuştu bile.

Ancak beynimin kaynamasının asıl sebebi biraz kenarda duran Caresse Dutheil'di. Bir arkadaşıyla fransızca bir şeyler konuşuyor, büyük ihtimalle kimsenin anlamadığını düşünüyordu.

"Je veux l'inviter à danser."

"Qui?"

"Celui qui est debout à côté de James, capitaine de l'équipe de Quidditch de Gryffondor."

Elbette, anlıyordum. Tanrım, herkes anlardı!

Tamam, kelimesi kelimesine anlamıyor olabilirdim, ancak anladıklarım sinirlenmem için yeterliydi.

Dutheil son bir kez kahkaha attıktan sonra arkadaşının yanından ayrıldı. İleri, James'e doğru gidiyordu ve aklımda olan tek şey buna izin vermeyeceğimdi.

Ona doğru yaklaşmak istediğim zaman birisi beni durdurdu - daha doğrusu, birisi kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çekti. Bir sonraki an kendimi Sirius'la dans ediyor buldum.

"Black," dedim, sahteden gülümseyerek, adımlarına uymaya çalışarak, "Ne yapıyorsun?"

"İlk olarak," dedi benim gibi sahteden gülümseyerek, "Bana Black diye seslenmen hakkında konuşmuştuk. Bunu sevmediğimi zaten biliyorsun, kes şunu. İkincisi, James'in dikkatini istemiyor musun? İnan bana şu an tüm dikkati sende - yüzünü çevirme, aklını mı kaçırdın? - üçüncüsüyse, az önce ne yapmak istediğini öğrenmek istiyorum."

"İlk olarak," dedim gülümseyerek, dişlerimin arasından, "İnsanlara neyi sevmediğini söylememelisin, hep sana karşı kullanırlar. İkincisi, James'in dikkatini falan istemiyorum. James'in bıkmasını istiyorum. Üçüncüsü, ne yapmak istediğimden sana ne? Ve neden sevgilinin yanında değilsin? Çık git işte, onunla dans et."

Sirius, "Siz asla öğrenmiyorsunuz, değil mi?" deyip ofladığı zaman gözlerim Caresse'in üzerindeydi. Bir kız onu durdurmuştu, onunla konuşuyordu. "Hayır, James'in çatlak olduğunu biliyorum ama en azından seni zeki sanırdım, Evans..."

"Sirius, kısa kes."

"Dutheil'i durdurmak istediğini biliyorum." dedi çenemden tutup beni kendisine doğru çevirerek.

"Ee?" dedim çenemi kurtararak.

"Yapma."

Gri gözlerinin bir nevi hipnoteze ettiğini söylemiş miydim? Neredeyse, "Tamam." deyip dansetmeye devam edecektim. Üstelik, o kadar ciddi söylemişti ki.

Should Be Hard | Jily • ÇapulcularWhere stories live. Discover now