Bölüm 3

43.4K 1.7K 69
                                    


Sabah alarm sesiyle uyandım. Hemen yataktan kalktım. Bugün işe otobüsle gidecektim. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Mutfaktan sesler gelmeye başlayınca banyodan çıkıp mutfağa gittim. Sevil teyze çayı demliyordu. Bir yandan da yumurtalı ekmek yapıyordu. Sevil teyzeye seslendim.

'Günaydın Sevil teyze.'

'Ah sana da günaydın kuzum. Bende sana ve bana kahvaltı hazırlıyordum.'

Ben bu kadını öpmeyim de ne yapayım. Sırf işe aç gitmeyim diye sabahın 5'inde kalkmış.

'Zahmet etmişsin teyzem. Ben kafede yerdim.'

'Ne zahmeti kızım. Sabah namazına kalktım. Namazı kıldıktan sonra uyku tutmadı. Bende kahvaltıyı hazırlayayım dedim. Hem aç aç işe gidilmez. Hadi git üstünü giy. Çay demlendi,yumurtalı ekmeklerde kızarmak üzere soğumadan ye.'

'Tamam'

Benim öz annem bana akşam yemeği hazırlamazken arkadaşımın annesi sabahın köründe kahvaltı hazırlıyor. Bir gün olsun annem kahvaltı hazırlayıp beni çağırmadı. Genellikle kahvaltıları ben hazırlarım. Zaten çalıştığım için ve Pazar sabahları kahvaltıya kalkmadığım için uzun zamandır ailemle kahvaltı etmiyorum. Geçmişi ve acıları kenara bırakarak Elmas'ın odasına girdim. Dün buraya gelirken giydiklerim kafeye uygundu. Onları hemen giydim. Saçımı da dün ki gibi yandan gevşek bir şekilde ördüm. Çantamı ve montumu alıp çıkacakken Elmas bana seslendi.

'Kuzum az bekle üstümü değiştireyim. Seni işe ben bırakayım.'

'Yok canım sen uyu ben otobüsle giderim.'

'İnci saçmalamayı kes ve beni bekle.'

'Tamam'

Dedim ve mutfağa geçtim. Sevil teyzeyle kahvaltımızı yapmaya başladık. Çayımdan son kez yudumlarken Elmas geldi. Sevil teyzeye her şey için teşekkür edip, sarıldım. Elmas'la birlikte dışarıya çıktık. Hava soğuktu. Bir an ürperdim. Elmas ve ben hemen arabaya bindik. Elmas özel bir şirkette çalışıyordu. Mesaisi 9'da başlıyordu. Sırf otobüste sürünmeyim diye bu kadar erken kalktı. Vefakar arkadaşım benim.

'İnci ne zamana kadar garsonluk yapmayı düşünüyorsun? Kızım sen üniversite bitirdin farkında mısın? Garsonluk yapacaktın niye okudun o zaman.'

'Biliyorum ama mecburum. Çalışmak zorundayım. Biliyorsun iş çok aradım ama bulamadım. Bu işi bile çok zor buldum.'

'Bak ne diyeceğim. Sen orada çalışmaya devam et ama bir yandan da sana iş arayalım.'

'Olabilir aslında. '

'Aynen'

Sonraki konuşmalarımız havadan sudandı. Kafenin önüne gelince arabayı sağa çekti. Her şey için teşekkür ettim. O da 'önemli değil' dedi ve gitti. Bismillah maraton başlıyordu. Bugün pazartesiydi yani haftanın ilk günü. Bugün ve hafta sonları çok dolu olurdu. Ben sadece Pazar günleri izinli oluyordum. Haftanın belirli günleri diğer arkadaşlar izinli olurdu. Selim Çarşamba Emel Cuma günleri izinliydi. Tabi bu durum 3 ayda bir değişiyordu.

Kafeye girdim. Emel ve Selim masaları yerleştiriyorlardı. Onlara günaydın deyip tezgahın arkasına geçtim. Montumu ve çantamı aşağıdaki bana ait dolaba koydum. Hemen önlüğümü giydim. Toz bezini aldım. Selim'gilin yerleştirdiği masaları silmeye başladım. Sonra mutfakta Şenay ablaya yardım ettim. Şenay abla hem kafenin sahibi hem de aşçısıydı. Çok güzel yemekler ve tatlılar yapar. Bende bazen ona yardım ederdim. Şenay abla kolay kolay kimseyi mutfağına almaz ama beni nedense alıyor. Bu sayede birçok yemek ve tatlı öğrendim. Kekin hamurunu karıştırırken Selim mutfağa geldi.

İNCİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now