Bölüm 29

26.5K 1.1K 155
                                    

İyi geceler,

Yarın bayram bu yüzden herkesin Kurban Bayramı'nı kutluyorum. Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum. Mutlu Bayramlar.

Arkadaşlar şu bir hafta içinde 20000 olduk. Okuyan, oylayan ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. İnanın çok mutluyum. İnşAllah böyle devam eder. 

Bu bölümde bana yardımcı olan arkadaşım Feyza'ya çok teşekkür ederim. Her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim, tatlım :*

Arkadaşlar Feyza yeni bir hikayeye başladı. Ben çok beğendim. Sizde beğeneceksiniz.

KİTABIN ADI: AŞK-I BELA

YAZAR: GAMSIZ HAFIZ (Fyzayamn)

Keyifli okumalar

Bölüm 29

Teyzemin büyük aşkı Deniz Çetinkaya imiş. Yıllardır teyzeme aşık olduğu adamın kim olduğunu sormuşumdur ama teyzem hiçbir zaman onun kim olduğunu söylememiştir. Demek ki öğrenmek bugüne nasipmiş.

Şuan ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyorum. Konuşsam ne diyeceğim teyzeme? Bir şey yapayım desem ne yapabilirim ki? Sanırım ilk adımı teyzemden beklemeliyim.

Teyzem salondaki büyük koltuğa oturdu ve pencerenin camından gökyüzünü izlemeye başladı. Bir yandan da ağlıyordu. Ağlaması iyiydi. Biraz olsun rahatlardı. Bende teyzemin karşısındaki koltuğa oturdum. O geceyi izlerken bende onu izledim. 

Bir saat boyunca öyle oturduk. Hiç konuşmadık. Bu durum canımı sıkmaya başlamıştı. Konuşacağım sıra teyzem bana baktı ve şunları söyledi.

"İnci, Alparslan beni görüyor mudur?"

Alparslan, teyzemin doğumda öğlen oğlunun adıydı. Eğer yaşamış olsaydı adı Alparslan olacakmış. Teyzemin ölen bir oğlu olduğunu iki sene önce öğrenmiştim. Uykusunda 'Alparslan, oğlum' diye ağlıyordu. Uyandığında bir oğlu olduğunu ama doğumda öldüğünü söyledi. Bunu duyduğumda çok şaşırmıştım. Bu sırrı benden başka annem, babam ve dedem biliyordu. ama onlar benim bildiğimi bilmiyordu. 

"Görüyordur ve ağladığın için çok üzülüyordur." dedim.

Teyzem hemen göz yaşlarını sildi. 

"Artık ağlamıyorum. Yeter ki o üzülmesin."

"Şuan üzülmüyor bence."

"Kafanda bir soru var. Biliyorum. Artık sana hikayemi anlatmamın zamanı geldi. Böylece birçok soruna cevap bulabilirsin."

"Seni dinliyorum teyze."

" Annengil bir yıllık evliydi ve Tarık'ın işi o zamanlar Ankara'daydı. Babam Ankara'da okul kazanınca onların yanında durmamı istedi. Bende kabul ettim. Annengilde bir şey demedi. Bunun üzerine annengilin yanına taşındım. Sonra okula gidip gelmeye başladım. Derslerime çok çalışıyordum. Dedenin hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. O zamanlar kız çocuğunun okuması hoş karşılanmazdı. Buna rağmen deden beni üniversiteye göndermişti. Neyse işte okullar açılalı üç ay olmuştu. Kızlarla okulun bahçesinde otururken bir adam yanımızdan geçti. Ben adamı görmedim. Arkamdaydı çünkü. Adam gittikten sonra kızlar adamı konuşmaya başladı. Ben adamı görmediğim için yorum yapmıyordum. Bir süre sonra sıkılınca onların yanından ayrıldım. Zaten Fatma hocaya sormam gereken şeyler vardı. Hoca odasında yoktu. İçeride bir bölme daha vardı. Oradadır diye oraya gittim. Arkamdan bir ses hocanın dekanın yanına gittiğini söyledi. Sesin sahibi Deniz'di. Orada tanıştık. İyi ingilizce bildiği için kafama takılan soruları ona sordum ve bana yardımcı oldu."

İNCİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin