-27-

129K 6.3K 2.3K
                                    

Evdeki eşyaları toplamanın büyük bölümünü halletmiştik. Bugün okula gitmemiştim. Hava kararmak üzereydi.

Aklım David'de kalmıştı. Onu dün de görememiştim ve yarın akşam yola çıkacaktık. Partinin olduğu gün.. Bu onunla yarın da görüşemeyeceğim anlamına geliyordu. Böyle mi olacaktı? Böyle mi ayrılacaktık?

"Jenna düşüncelere daldın yine. Şu kıyafetleri katlamama yardım eder misin?" dedi annem gülümseyerek.

"Tamam." dedim gülümsemeye çalışarak. Buraya geldiğimizde ev mobilyalıydı. O yüzden sadece kişisel eşyalarımızı topluyorduk. Büyük bölümü de hallolmuştu.

Anne ve babamla bana soru sormadıkça konuşmuyordum. Onlara sinirliydim. Babam odaya gelip yanımıza oturdu.

"Sen de mi çamaşır katlayacaksın yoksa?" dedi annem dalgasına.

"Hayır.. Kızımla konuşmaya geldim." dedi babam anneme gülümseyerek. Ardından bana döndü.

"Jenna.. Biliyorum bize sinirlisin. Ama bizi anlaman lazım. Orada vahşice öldürülmüş bir sürü ceset gördük. Ve burada kaldığımız sürece oradaki cesetlerin bizden biri olmayacağının garantisi yok." dedi. Anlıyordum ama burda sevdiğim onca insanı terk etmek istemiyordum.

"Tamam. Sorun yok." dedim. Aslında vardı ama tartışmak istemiyordum. Gideceğimiz kesindi. Umut kalmamıştı.

Saat akşam 22.30'a gelirken tüm işlerimiz bitmişti. Hepimiz oldukça yorulmuştuk. Odama geçtim. Gözüme pencere takıldı. Aklıma David geldi.

Pek çok kere gizlice pencereden gelip beni korkutmuştu. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Telefonumu alıp galeriyi açtım. Ne çok anı vardı..

Matt öğretmeni ödevi için Nina'nın uzaktaki evine gittiğimiz.. Orada David'le bir kavuk bulmuştuk. O kavuk her zaman bana özel gelmişti. Çünkü orayı David'le bulmuştuk ve sadece biz biliyorduk.

Nina'nın buradaki evinde hepimizin toplu çekindiği bir fotoğraf vardı. Aklıma kimin vampir olduğunu anlamak için elimi kestiğim geldi. Ne manyakça bir hareketti o öyle?!

Yarın gideceğimizi onlara söylememiştim. Benim için partiye gitmeyip ceza almalarını istemiyordum. Ama David'le konuşmam lazımdı. Böyle ayrılamazdık. Yarın onla görüşemeyeceğime göre tek şansım bugündü.

Saate baktım. 22.54'tü. Altıma pantalonumu giydim. Üstüme de siyah, üstü yazılı ve salaş olan tişörtümü giydim. Saçlarım hafif dalgalıydı. Parfümümü sıkıp makyajımı yaptım.

Ya bugün ya hiç.

Başka şansım yoktu.

Sessizce odadan çıktım. Annemle babam uyuyor olmalıydı. Aşagı indim ve kapıyı açtım. Lanet olsun! Yağmur yağıyordu. Neyse ki makyajım akmayacak markalardandı. Zaten aşırı makyajım da yoktu. Siyah deri ceketimi de giyip dışarı çıktım.

Ya bugün ya hiç dedim kendi kendime tekrardan.

Hava oldukça karanlıktı. Dışarı çıkmam çok tehlikeliydi. Ama yapmak zorundaydım.

David'in evine doğru koşmaya başladım.

Ev görünüyordu. Çok yaklaşmıştım.

Derken..

Birisi aniden önüme çıktı. Erkekti ama kim olduğunu bilmiyordum.

"Bu saatte dışarı çıkmaman gerektiğini söyleyen olmadı mı hiç?" dedi sırıtarak. Genç görünüyordu.

Yana doğru adım attım. Yine önüme geçti.

"Tanrım.. Çok güzelsin." dedi.

"Çekil önümden." dedim. Aslında çok korkuyordum. Büyük ihtimalle vampirdi.

Gizemli KasabaWhere stories live. Discover now