-67-

150K 5.8K 7.8K
                                    

Karanlıkta durmadan koşuyorum. Tüm bu kötülüklerden, yaşadıklarımdan kurtulmak istiyorum. Artık dayanamayacağım bir hâl almaya başlıyor. Tükeniyorum. Her geçen gün daha da yıpranıyorum.

Yağmur çok şiddetli bir şekilde yağıyordu. Sırılsıklam olmuştum ama üşümüyordum. En azından fiziksel olarak üşümüyordum. Ama ruhum.. öylesine soğuktu, öylesine korkmuştu, öylesine titriyordu ki..

Anidem durdum ve boşluğa doğru bağırdım. Bu bağırış, bir haykırış gibiydi. Artık bıkmıştım. Halüsinasyonlardan, kabuslardan, çığlıklardan..

Yolun ortasındaydım. Dizlerimin üstüne çöktüm. Başımı ellerimin arasına aldım ve çığlıkları durdurmaya çalıştım. Gözyaşlarıma engel olmaya çalıştım.

Ama yapamadım.

Ellerimi başımdan çektim.

O anda bana yaklaşmakta olan bir arabanın farlarının ışığı gözümü almıştı.

Araba âni bir fren yaptı. Ardından sürücü olan adam arabadan indi ve bana doğru yürümeye başladı.

"Yolun ortasında ne yapıyorsun sen!"

Sürücüye baktım. Adam, yüzümü gördüğü anda yumuşamıştı sanki. Öfkeli değildi artık. Acıyan ve endişeli bakışlarla bana bakıyordu.

Yanıma geldi ve yere çömeldi.

"Kızım iyi misin? Neden yolun ortasında duruyorsun? Ailen nerede?" diye sordu.

Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

"Özür dilerim. Arabanın geldiğini fark etmedim." diye cevap verdim.

"Önemli değil. Seni eve bırakmamı ister misin?" diye sordu adam yardım etmek istercesine.

"Teşekkür ederim ama kendim gidebilirim." diye cevap verdim.

"Emin misin? Aileni aramamı ister misin?" diye sordu adam.

"Hayır." diye cevap verdim ve ayağa kalktım. Ben ayağa kalkınca adam da ayağa kalkmıştı.

"Bu geç saatte dışarılarda dolaşma kızım. Evine git. Tamam mı?" dedi adam.

"Tamam. Teşekkür ederim."

Arkamı dönerek eve doğru yürümeye başladım. Oldukça yavaş adımlarla ilerliyordum. Tüm enerjim elimden alınmış gibiydi.

Yine bir sürü kişinin olduğu bir halüsinasyon görmüştüm. Yine korkmuştum.. Sonra da dışarı çıkarak koşmaya başlamıştım. Az önce az kalsın bir araba bana çarpacaktı. Durumum gerçekten bu kadar kötü müydü?

Gözyaşlarıma hâla engel olamıyordum. Hıçkırıklarıma bile zor engel oluyordum. Her şey üst üste geliyordu. Tükeniyordum artık. Tükeniyordum.

Uzun dakikalar sonunda evim gözükmüştü. Ama David'in de kendi evinin kapısında beklediği dikkatimi çekmişti.

David'le ve bizimkilerle yaklaşık bir haftadır bir kelime bile konuşmamıştım. Onlardan resmen kaçmıştım. Benim mutsuzluğum, onları da mutsuz ediyordu biliyordum. Ve benim onları da mutsuz etmek gibi bir hakkım yoktu.

Yaklaşık bir haftadır okula da gitmiyordum. Zaten içimde kendimle bir savaş veriyordum.

Beni görünce koşarak yanıma geldi ve kollarımdan tuttu.

"Nerelerdeydin sen?" diye sordu merakla. Ama daha çok, korkmuş gibi gözüküyordu.

"Jenna.. Neden ağlıyorsun?" diye sordu eliyle gözyaşlarımı silerek. Bakışlarına hüzün hâkimdi.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin