-60-

140K 5.4K 4.5K
                                    

Zile ısrarla basan kişinin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. Saate baktığımda oldukça çabuk gelmiş olduğunu fark ettim.

Merdivenlerden inerek dış kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda, Mandy o neşeli ifadesiyle gülümseyerek bana bakıyordu.

"Çok çabuk geldin." dedim.

"Hızlıyımdır." dedi göz kırparak. İçeri girdiğinde kapıyı kapattım ve birlikte odama çıktık.

"Tamam. Beni öylesine çağırdığını zannetmiyorum. Çünkü öyle olsa Nina'yı da çağırırdın. David'le ilgili değil mi?" dedi Mandy yatağa zıplayarak otururken. Ben de onun yanına oturdum.

"Ne kadar da zekisin." dedim dalgasına. Mandy güldü.

"Nina'yı bu tür şeylere çağıramadığımdan kendimi kötü hissediyorum. Ama sonuçta David onun eski sevgilisiydi. O yüzden David'le olacak randevumu ona anlatmak garip olabilir." dedim. Mandy gözlerini şaşkınlıkla açarak bana baktı.

"Randevu mu?" dedi.

"Yani sinemaya falan gideriz. Belki de yemek yemeye. Bilemiyorum." dedim. Mandy gülümsedi.

"Daha önce randevuya çıkmamıştınız değil mi?" diye sordu.

"Hayır, çıkmamıştık. Bir dakika ya.. Cidden neden hiç randevuya çıkmadık? Ne zamandır sevgiliyiz." dedim. Gerçekten de David'le yaklaşık iki aydır sevgiliydik ama hiç randevuya çıkmamıştık.

"Bir sürü olay oldu. Belki her şeyin yerine oturmasını, sorunsuz bir ilk randevu olmasını istedi." dedi. Evet gâyet mantıklıydı.

Annem David'den ayrılmam gerektiğini söylediği zaman, vampir olmayı düşünmek için resmen yaklaşık bir ay David'den uzak kalmıştım. Sonrasındayda Monica olayı, geçirdiğimiz kaza, vampir olmam, alışma sürecim ve Sasha olayı derken bir sürü sorunla uğraşmışık.

"Her neyse. Beni çağırdın. Çünkü?" dedi Mandy sorarcasına.

"Çünkü ne yapacağımı bilmiyorum. Nasıl giyineceğimi, makyajımı nasıl yapacağımı, randevudayken nasıl davranmam gerektiğini.." dedim. Mandy gülümsedi.

"O zaman beni çağırmakla iyi yapmışsın." dedi. Gülerek yataktan kalktım.

"Saat dört buçuk. David altıda burada olacak. Yalnızca bir buçuk saatimiz var." dedim.

Mandy de ayağa kalktı ve dolabımı açtı. Kıyafetlerimi karıştırmaya başladı.

"Sen makyajını yap. Ben kıyafeti ayarlarım. Eyeliner, maskara, mat kırmızı bir ruj ve onun üzerine de bir parlatıcı sürmen iş görecektir." dedi. Mandy bu. İş bir şeyi organize etmeye geldiğinde ondan iyisi bulunmazdı.

Makyaj malzemelerimi aldım ve aynanın karşısına geçerek oturdum. Mandy'nin tavsiyesini, o tavsiye etmese de uygulayacaktım zaten.

Makyaj işini bitirdiğimde makyaj malzemelerini toplayarak yerlerine koydum. Aynada kendime baktım. Makyaj işi tamamdı.

Arkamı döndüğümde Mandy de kıyafet işini bitirmişti. Yani galiba.

"Bunu mu giyeceğim?" dedim şaşkınlıkla ona bakarak. Giymem için seçtiği şey, bir elbiseydi.

"Kış bitmek üzere ve ayrıca ben gelirken de hava oldukça ılıktı. Hadi ama bu ilk randevu. Pantolon ve kazak giyerek falan gitmeyeceksin ya?" dedi.

Elbiseyi elime aldım. En sevdiğim elbiselerimden biriydi. Rengi siyahtı. Bel kısmında ise beyaz bir kemer vardı. Boyu diz kapaklarımın yaklaşık üç santim yukarısındaydı. Yaklaşık bir santim kalınlığındaysa askısı vardı. Soluk değil, mat bir siyahtı. Sade ama çok hoş bir elbiseydi.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin