5. Bölüm: Pusu

1.2K 311 259
                                    

Multimedia tam savaş sırasında dinlemelik şarkı ♥🔗

_________

Şimdi!

Kraliçenin elini tutup hızla kendime çektim ve sessiz ölüm mızrağını sapladım. Bıçaktan bile küçük olan mızrak, içinde kaçınılmaz ölüme götüren siyah zehri kraliçenin bedenine aktardı. O sırada arkadan dövüş sesleri ve küfürler geliyordu ama tek umrumda olan kraliçenin bütün damarlarının siyaha dönüşüydü. Gözlerin tamamı siyaha büründüğünde, büyüyü yapmaya koyuldum. Kraliçe yavaş yavaş ışıldayarak eriyip yüzüğe giriyordu. Her şey yolund-

Bir anda başımda inanılmaz bir ağrı hissettim. Başım dönmeye ve şaşı görmeye başladım. Vücudumu kontrol edemeden kusarken dengede kalamayıp yere yığıldım. Büyü bitip yüzük de yere düştüğünde elimi nereye uzattığımı bilmeden yüzüğü almaya çalıştım. Artık arkadaki seslerin hiçbirini duymuyordum. Tek duyduğum şey deli gibi çınlayan kulaklarımın iniltisiydi. Hayal mayal yüzüğü bulduğumda elektriğe maruz kalmışçasına titreyen parmağıma geçirdim. Neler olduğunu anlamak adına arkama döndüm güç bela. Gözlerim uçan ışınlardan kamaşıyor, zaten düzgün olmayan görüşümü iyice mahvediyordu.

Bir anda ışınlar kesildi. Halâ bulanık ve şaşı olan görüşümün arasından bir silüetin yere yığıldığını gördüm. Biri yenilmişti.
Burak! Sesim çıkmıyor, boğazımdaki düğüm açılmıyordu. Bütün gücümü kullanarak defalarca denedim bağırmayı. Ama duyduğum tek şey kafamın içindeki çınlamaydı.

"Defne!" Burak'ın şefkat dolu sesini duyuyor, elimi ellerinin arasında hissediyordum. Yavaş yavaş görüşüm açılıyor, beynimdeki sağır edici ses sönüyordu.

"Bu-Burak?" Sanki ölüp dirilmişim gibi derin bir oh çekti. "Çok korktum seni kaybedeceğim diye."
"Ne oldu?"
"Gidince anlatacağım leydim. Sadece şuan gitmemiz gerekiyor."
Ayağa kalktığım gibi gözlerim yerde yatan muhafızlara kaydı.
"Na-nasıl? Murat nerde? "
"Murat kaçtı ve savaş başladı Defne."
İşte bu, olmamalıydı.
"İki yüzük de sende mi?"
"Evet." dedim elimi zar zor kaldırarak.
"Murat'la savaşırken attığım ölüm çığlığı onu ıskalayıp sana geldi. Etkisini büyük ölçüde geri alabildim ama halâ tehlikede ve tehlikelisin." Yüzüklere dokundu.
"Alabilir miyim?" Ne? Neden böyle bir şey istiyorsun ki şimdi?
"Burak yüzük olmadan bir hiç olacağımı ve şuan savaş ortasında olduğumuzu biliyorsun değil mi?" Yüzüğü ona veremezdim, bu beni bir insan kılardı ve şuan insanüstü bir savaşta baş düşman olarak karşı tarafın cephesinin ortasındaydım.
"Ben varken kimse sana zarar veremez Defne." Tamam, ona ve sözlerine sonuna kadar güveniyordum, ama bu durum çok mantıksızdı.

"Burak beni insan formumdayken koruyamazsın." Neden ısrarcı davranıyordu ki? Hele ki ölüm çığlığı yemişken insana dönüşmemden daha mantıksız ne var?
"Defne indir yelkenlerini biz aynı taraftayız." dedi sabır çekercesine derin bir nefes alırken. Bu ne alakaydı şimdi? Hey, neler oluyor?

Artık kendimi güvende hissetmiyordum. Kendimi Burak'tan ayırmaya çalıştım. Ama beni o kadar sıkı tutuyordu ki bırak gitmeyi hareket bile edemiyordum neredeyse.
"Zorluk çıkarmasan olmayacak." dedi ve bir çırpıda yüzükleri aldı. Ben daha neler olduğunu anlayamadan koşmaya başladı. O karşıdaki camı kırıp saraydan atlayıp uçarak uzaklaşırken ben halâ şokun etkisindeydim.

Az önce ne oldu?

Bir elim diğer elimin üzerinde, normalde yüzüğümün olması gereken yerdeki boşluğu okşuyordu.

Lanet olsun! AZ- ÖNCE- NE- OLDU?!

Burak iki yüzüğü birden alıp gitmişti, artık bir insandım. Savaşın ortasında şah olan ben, mat olmak için kollarımı açmış bekliyordum.

YüzükWhere stories live. Discover now