17. Bölüm Part1; Bitmeyen Kin

539 78 128
                                    

Multimedia: Shawn Mendes~ Running Low 🖤🖤
____________

Karanlık... Acıyor. Sıcak, çok sıcak... Derimi yakıyor. Hareket edemiyorum. Onu duyuyorum. Özür diliyor, dayanmamı söylüyor... Burdayım, burdayım diye bağırmak istiyorum, ama sanki bedenimde değilmişim gibi... Her şey çok hafif. Çok hafif hissediyorum... Hiçbir şey hatırlamıyorum, ne-neler oluyor? Son gördüğüm şey, onun gözleri. Ama her şey karanlık, düşüncelerse bulanık... Boğazım acıyor. Nefes... Nefes alamıyorum. Şuan... Tam şuanda bir nefes yaşama ihtiyacım var. Bir nefes yaşama....

👿👿👿👿👿

1 hafta önce...

"Toplantı bitmiştir. Katılımınız için teşekkürler. Ve hızınızdan dolayı tekrardan tebrikler BİK üyeleri." Önümdeki dosyaları tek bir hareketle ortadan kaldırırken toplantı masasının etrafında ayaklanan konuklara bakıp gülümsedim. Hepsiyle tek tek el sıktıktan sonra odanın boşalışını izledim. Derin bir nefes aldıktan sonra ben de odadan ayrıldım. Bu, bugünkü dördüncü toplantımdı. Ve daha katılmadığım 3 tane daha vardı, birine prensler, ikisine kraliçeler katılmıştı. Metan olarak daha fazlasında olmam en doğrusuydu, ama yine de yoruyordu insanı.
Reform hareketini başlatalı tam bir hafta olmuştu. Melezler için evler yapılmış, iki saray da yıkılıp tek saray haline getirilmişti -bu süreç bütün saray sakinleri için inanılmaz zor olmuştu-. Kurumlar tamamlanmış, halk da yavaş yavaş bilinçlenmişti. Bunların hepsinin bu kadar kısa sürede olabilmesi için yönetim olarak o kadar sıkı çalışıyorduk ki, bir haftadır iki dakikalığına bile uyumamış, aynı sarayda kaldığımız insanların yüzünü göremez olmuştuk. Toplantıdan toplantıya giriyor, oradan halka inip halk ile tanışıyordum. Metan olmak göründüğünden çok daha zordu...

Toplantı odasından ayrılıp mutfağa attım kendimi. Tam yirmi dakikalık bir boşluğum vardı, çok iyi değerlendirmeliydim. Filiz Abla sofrayı çoktan hazırlamıştı. Ne kadar ısrar edersem edeyim kendine de bir servis açmamış, uygun olmayacağı konusunda beni bıktıracak kadar ısrarcı davranmıştı.
Masaya ilk gelen olarak, yerimi alıp diğerlerini beklemeye koyuldum. Çok geçmeden kapı açıldı ve içeri prensler girdi.
"Çok beklettik mi güzelim?" Burak yanımdaki yerini alırken Murat da karşımıza oturdu. Gülümseyip başımı sağa sola salladım. Aklıma gelen ilk konuyla birlikte gelişi güzel bir muhabbet açtım. Kraliçeler de geldiğinde artık yemek için hazırdık.

"Nasıl gidiyor Defne'ciğim?" Dilek Hanım gülümseyerek masayı şenlendiriyordu. Hepimizin aksine, o çok daha enerjik ve neşeliydi. "Nasıl olsun Dilek Abla, ordan oraya. En son BİK ile toplantı vardı, her şey yolunda gözüküyor.'' Kraliçelerle özel olduğumuz ortamlarda anne-kız ilişkisi kurmuştuk. Hatta öyle ki bazen Gizem Hanım kayınvalide moduna bile girebiliyordu. Gülümseyerek kurduğumuz aile ortamının tadını çıkardım. Ve bu kısacık süre bile psikolojik olarak dinlenmeme yetmişti.

"Ziyafet için planlarımız tam mı?" Gizem Hanım red kabul etmeyen bir şekilde soruyu ortaya atarken, tam da sofradan kalkmak üzereydik. Hayır! Onu tamamen aklımdan çıkarmışım! Çaresizce bakışlarımı prenslerde gezdirdim, Burak da unutmuşa benziyordu.
"Evet teyze, bir iki ufak eksik var sadece. Onları da birazdan halledeceğiz." Murat'ın yaptığı -ne kadar doğru olduğunun bir muamma olduğı- bu açıklamayla derin bir nefes aldım ve kapıya doğru yöneldim.

"Ben yarını tamamen aklımdan çıkarmışım." Hayıflanarak elimi alnıma götürdüm. Metan ölmeden önce her yıl yapılan ziyafetin gününe yalnızca bir hafta kalmıştı, ve kraliçeler halkı kaynaştırmak içim kesinlikle yapılması gerektiğini söylemişti. Eski hale dönmek için kuvvetli bir adım...

YüzükWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu