8. Bölüm: Yanımda Kalsana

1K 243 294
                                    

Yeni yılın ilk bölümünden merhaba! ❤

Buraya bu bölümü okuduğunuz tarihi bırakın 🌹

Gönlünüzce bir yıl olsunnnn 🎄🎉

Hadi bölüme geçelimmm ♥🔗

___________________________

"Selam.'' dedi inanılmaz buruk bir sesle.
''Ondan uzak dur.'' Ayağa kalkıp önüme geçmişti Murat. Saniyesinde ortam nasıl bu kadar gerilmişti? Eğer müdahale etmezsem kan döküleceği fazlasıyla belliydi. Bende arkasından ayağa kalktım.
''Soracağım son kişisin. Çekil önümden." Az önceki kırgın sesinin yerini öfkeli bir homurdanma almıştı. Her an Murat'ın üstüne saldırmayı bekliyor gibiydi. Bu sesi beni bile ürpertmişti.
''Burak, sevdiğim kadına ihanet ettin. Soracağın ilk kişi benim.'' Ha? PARDON DA NEDEN KİMSE BANA SORMA İHTİYACI HİSSETMİYOR?

"Bence."
"Sen karışma melek. Bu karşımdaki yüzsüzle benim aramda." NE DEMEK SEN KARIŞMA? BENİM İÇİN DEĞİL Mİ BU KAVGA? Kendimi aralarına atıp klişe benim için kavga etmeyin sahnesini yaşatacak biri değildim. Eğer böyle devam ederseler ikisinin de yüzüne çakacaktım.

"Ne demek sen-"
"İstediğine karışır Murat. Köpeğinmiş muamelesi yapmayı kes." Yumruklar yavaş yavaş sıkılırken ciddi ciddi ikisinin de kafasına vazoyla vurup kaçırsam ne olur diye düşünmeye başlamıştım.

"Eğer-" HADİ AMA BİT KERE DE KESMEYİN SÖZÜMÜ!
Bir anda yumruklar havada uçuşmaya başladı. İki ırkın koca prensi bebek gibi yumruk dalaşına girmişlerdi. Oğlum güçlerinizin varlığını unutacak kadar sinirlenme sebebinizi açıklasanıza.

Bunu dediğim gibi Burak ölüm çığlığı savurdu. Murat yere düşerken bu beklemediği saldırının etkisiyle, ben sadece elimi alnıma vurmakla yetindim.
"Özür dilerim her şey için. Söz veriyorum açıklayacağım." dedi Burak fırsattan istifade yanıma gelip. Elime ceketinin iç cebinden bir kutu çıkarıp verdi. "Şimdi git diyara ve yapman gerekeni yap."
"Ve sizi ölüme mi terk edeyim?" Dalga mı geçiyordu?

"Defne bana bir şey olmayacak."
"Buna bu kadar emin olma!" dedi Murat ayağa kalkarken.
"Defne, lütfen git. Burada kalıp buna engel olamazsın, sadece zarar görürsün."
"İlk ve son defa bu serseriye katılıyorum."

Korkutucu görünüyorlardı. Ve evet, burada kalmam bir çözüm olmayacaktı.
"Birbirinizi öldürmeyin. En azından benim için, bunu deneyin." dedim çaresizlikle. Gözlerim dolmuştu.
"Siz... Eğer buradan biriniz bile ölü çıkarsa, ikinizi de ömür boyu affetmeyeceğim." Hayır sesim nolur titreme!
"Bir koruyucu meleğimin öbür koruyucu meleğimi öldürmesini umursamayacağımı düşünecek aptalsınız!" diye bağırdım. Daha fazla orda durursam hüngür hüngür ağlayacağımı biliyordum. Daha fazla katlanmak istemediğimden koşarak geldiğimiz denize gittim. Sinir ve üzüntünün karışıklığından gözüm dönmüştü, saraya uçarken bir kaç kişiyle çarpışmıştım bile. Kendimi sarayın kapısından içeri attığımda hızımı alamayıp duvara çarpmıştım.
Muhafızlar başıma toplanırken sesler boğuk ve kesik kesikti. Kimseyi net göremiyordum, ilk başta gözyaşından olduğunu düşündüm. Ama sonra her şey sessizleşti ve karanlığa kucak açtım.

👿👿👿

Yazarın Anlatımıyla...

-Bu Sırada Dünya-

"Onu hak etmiyorsun." Beyaz ışınlar havaya saçıldı.
"Buna karar verecek kişi değilsin." Siyah ışınlar beyazlara karışarak havada görsel şölen oluşturuyordu.
"Onu benim elime bıraktın, öylece." Murat havalanıp saldırı açısını değiştirdi. Ama Burak refleksleri güçlü biriydi, saniyesinde karşılık verdi.
"Öylece bırakmak için fazla zekiyim." dedi Burak ve Murat'ı yere savurdu. Murat acı ile inlerken çoktan savunmak için güç kalkanı oluşturmuştu bile.
"Bu sefer elimden kaçamayacaksın." Ve bir karadelik rüzgarı. Murat'ı içine hapsedip beynini burnundan akıtacak kadar döndürüp savuruyordu. Ama Murat'ın güneş patlamasıyla karadeliği dağıtması uzun sürmedi. Karanlık prens, karadeliğin yarattığı sersemlikten yararlanarak ölüm çığlığını savurdu. İkinci bit darbeyi alan aydınlık prens dayanamayıp düştü. Karanlık prens, artık bu mücadeleyi bitirmek istiyordu. Yaptığı en zehirli ölüm mızrağını yaratıp Murat'ın üzerine atladı. Ama aydınlık prens de en az düşmanı kadar çevikti, kendini kenara atıp kılpayı kurtuldu. Yana atladığı gibi rüzgarla savurdu düşmanını. Beklemediği bu hamleyle öteye savrulan karanlık prens, hemen toparlansa bile düşmanına da yoparlanmak için yeterli süre tanımış oldu. İki prens yine burun buruna durmuş, bir kovboy atışması misali birbirlerine ölümcül bakışlar atıyorlardı.
"Geber lan artık!" dedi ve gölge büyüsüyle saldırdı gölgelerin efendisi. Halâ kendine gelememiş olsa bile pes etmeyen düşmanı da karşılık verdi. Yine ışınlar havada umutsuzca çarpıştı. İki birbirine denk düşman, güçlerini ne kadar kullanırlarsa kullansınlar birbirlerine kalıcı hasarlar veremiyordu. İki yorgun düşmüş savaşçı nefes nefese savaşırken konuşmaya devam ediyordu.

YüzükWhere stories live. Discover now