11. Bölüm: Metan ♥️🔗

805 201 193
                                    

Multimedia Yin Yang sembolü ^^
-Bölümün sonuna doğru çıkacak karşımıza- ♥
___________

Mevsim Çınarı'ndan yeterli sonuç alamayınca geri döndük. İkinci yeri araştırmadan önce bu barışı kutlamamız gerektiğini düşünerek yemek yeme fikri attım ortaya. İkisi de sanki dünden bu teklifi bekliyormuşçasına atladıklarında gülmeden edemedim.

Ertesi gün buluşmak için ayrıldıktan sonra Siyah Atlı Prensimle saraya doğru yöneldik.
"Yürüyelim mi?" Oldukça cazip gelen bu teklifi ağzım kulaklarımda kabul ettim. Eli yavaşça elimi sardığında kalp ritimlerim anında değişmişti.

"Benden korkmuyorsun değil mi?" Hayır ya bu keyifli anda açma şu konuyu.
"Hayır bir tanem, benim anneme bu yapılsa..." Babam geldi gözümün önüne. O güzel gülüşü, şefkatli bakışları...
"Hey, sevgilim." Durup karşıma geçti. Yüzümü avuçlarına aldığında gözlerim şefkatli bakışlarıyla buluştu. Eğilip dudağıma kısa ama sıcak bir buse bıraktı. "Kapatalım mı bu konuyu?" Şuan en çok istediğim şey bu olabilir. Babamı güzel anımızı mahfetmemek adına hafızamdan silmeye çalışırken buruk bir gülümsemeyle onayladım.
Yaklaşıp biraz daha uzun bir öpücük bıraktı, bu sefer bende karşılık verebilmiştim. Hâlâ öpüşmeyi bilmiyordum ve beceriksizliğimin onu inanılmaz eğlendirdiğine emindim.
"Seni seviyorum Yeni Ay." Gözlerindeki yoğun bakışların ardında kalan pırıltıları görmek beni inanılmaz mutlu ediyordu.
"Bende seni Siyah Atlı Prensim." Ellerimi boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. Ona sarılmak merhem gibiydi, sanki tek bir hareketiyle bütün acılarımı uçuran bir süper güce sahipti! Dur- Gerçekten böyle bir gücü olabilir mi?

Burak düşüncelerimi okumuşçasına gülerken omzuna acıtmayacak hafif bir yumruk attım. Bu hareketim gülüşünü iyice büyütürken elini tutup yürümeye başladım, onu da peşimden sürükleyerek.
Hoş bir sohbet eşliğinde güle oynaya saraya vardık. Kendi katımıza çıktıktan sonra odalarımıza ayrılacağımız yerde durduk.

"Ya şey diyeceğim." Burak yoğun bakışlarıyla beni süzerken kendimi avcısının karşısında masum masum bekleyen av gibi hissettim. Bu kat bu kadar sıcak mıydı ya? Klima falan mı açtılar?
"Birlikte uyuyalım mı?" Ama bu reddedebileceğim son teklif bile değil ki...
"O-olur." Gözlerindeki bakışlar daha da yoğunlaşırken bana yavaşça yaklaştı. Sebepsizce boğazımda oluşan bütünü yutmaya çalışıyor ama başarısız oluyordum. Kalp atışlarımı kulaklarımda hissetmeye başlamıştım ki sanki o da duymak istercesine kulağıma eğildi.
"Seni bu hallere sokmaya bayılıyorum." dedi ve geri çekildi. Dengesiz nefes alıp vermeyi sürdürdüm ilk bir kaç saniye, idrak edememiştim.
"Sen-" Kare jetonum nihayet düştüğünde benim için oldukça sert bir yumruk attım karnına. O ise bundan etkilenmemiş ve asırlardır gülmemek için kendini tutuyormuşçasına kahkaha atmaya başladı. "SEN ÇOK KÖTÜSÜN!"
Tepkilerimin onu güldürmesini değil sinirlendiğimi görmesini istiyordum ama karşısında Cem Yılmaz var gibiydi! Rencide oluşumla bu kadar eğlenmesi her hücremin sinir küpleriyle dolmasına sebep oluyordu. Elimdense hiçbir şey gelmiyordu. Sinirle ayağımı yere vurup "Ben gidiyorum ya! Sarıl yastığına uyu n'aparsan yap!" dedim ve arkamı dönüp asker adımı gibi sesli ve sert adımlarla yürümeye başladım.

Daha iki adım atmıştım ki arkamdan bana sarılıp yanağımı kocaman öptü. Tamam, bu hareketin çok şirin olabilir ama sinirliyim. Yüzüm çoktan sert mizacını kaybetmiş ve dudaklarım yukarıya doğru kıvrılmaya başlamıştı ama gurur yapıp çaktırmayacaktım.
"Sevgiliiiimmmmm." Yanağıma ardı ardına öpücükler kondururken sinirli kalmak oldukça imkansızdı.

"Of iyi be affettim. Ama bir şartla." dedim ona dönerek. Yüzünde hâlâ eğlendiğini haykıran bir ifade vardı ve gülüşü bulaşıcıydı.
"Akşam film izleyeceğiz ve filmi seçen benim!" Yüzünde oluşan çapkın gülümsemeyle "Hay hay kraliçem." cevabını aldıktan sonra tatmin olmuş bir ifadeyle başımı salladım.

YüzükWhere stories live. Discover now