21. Bölüm: Fırtına Öncesi Sessizlik

401 61 131
                                    

Multimedia: Sanırım Lucy ~ Nabıcaz

Sonuna küçük bir bölüm eklendi ❗
_______________

Yazarın Anlatımıyla..

"Beni ne zaman göndermeyi düşünüyorsun?" Atlas baktığı pencereden bakışlarını ayırıp ağırlandığı (ya da hapsedildiği) evin sahibine çevirdi.

"Biraz daha sabret." dedi Defne'nin Bay Azrail olarak isimlenditdiği şahıs. Atlas ona ayrılmış koltuğuna geri oturdu ve kendine atıştırmalık bir şeyler yaratırken Bay Azrail'in de karşısındaki koltukta yerine geçmesini bekledi. Yerine oturduğunda ise derin bir nefes alıp sakin kalması gerektiğini kendine hatırlattı.

"Artık konuşma vakti gelmedi mi?" dedi emreder bir sesle. Düşman ise yüzünde hiçbir mimik oynatmadan saatine baktı. "Neden burada olduğunu, neden hâlâ hayatta olduğunu ve neden bu kadar iyi davrandığımı mı kast ediyorsun?" Soru sorarcasına değil de alay edercesine çıkmıştı sesi. Atlas gerçekten iyi bir askerdi ve çoktan bunu anlamış olması gerekiyordu düşmana göre. En azından bir kısmını...

Atlas Defne'yi izlerken Bay Azrail arkasından çıkagelmişti. "Beni mi arıyorsun?" dedi eğlendiğini belli eden bir ses tonuyla. Atlas saliyesinde saldırıya hazır hâle geldiğinde ise kinayeli bir gülüş eşliğinde bir sandalye yaratıp oturdu. "Defne'yle işim yok." dedi yine keskin bir ses tonuyla. Atlas tecrübeli bir asker olduğu için savaşılacağı ve oturup konuşulacağı zamanları ayırt edebiliyordu. Bu yüzden silahlarını indirip sakince aynısını yaptı. Bir yandan Defne'yi hâlâ kontrol ediyordu.

''Buradayım ve gerçekten ona bir şey yapmayacağım. Bu işi benim yerime yapanlar var zaten.'' Kibirle güldüğünde Atlas yerinden fırlayıp Defne'nin etrafını taradı. Ama kimse yoktu, sakince Arman ile konuşuyorlardı.

''Ben yapmayacak ve yaptırmayacağım. Ama bunun karşılığında senden bir iyilik isteyeceğim.'' Yavaşça yeniden ona doğru dönerken hâlâ Defne'nin çevresinde oluşturduğu enerji alanını koruyordu. ''Birkaç günlüğüne misafirim olacaksın ve ben de Defne'den uzak duracağıma söz vereceğim.''

''Bunun sana katkısı ne olacak? Bir hayranım olduğunu sanmıyorum.'' Kendinden emin ama şüpheci ses tonuyla süzdü karşısındakini. Bir işler çevirdiği zaten belliydi.

''Bunu şuan açıklayamam. Ama Defne'ye ne ben, ne Savaş Bey, ne de onun bir adamı dokunmayacak. Eğer teklifimi kabul edersen kanımın üzerine yemin ederim ki, bizden biri Defne'ye dokunmayacak.'' Atlas elini çenesine yerleştirip bu teklifi değerlendirdi. Bay Azrail ona yemin edecek kadar ikna etmek istiyorsa, gerçekten büyük çıkarları olacaktı. Ama öte yandan bu çıkarların içinde Defne'yi öldürmek veya yaralamak yoktu ki bu da onun görevinin yerine gelmesini sağlıyordu. Ama kraliçelere bildirmeden ve ne olursa olsun Metan'a bakacak birileri gönderilmeden bu teklifi kabul edemezdi.

''Kabul etmek için yalnızca 1 dakikan var.'' Ah, harika bir şekilde şimdi zamanı da yoktu. Alelacele bir karar verip bu teklifi kabul etmişti.

Bir anda pencereleri sahile bakan bir evde bulmuştu kendini. Oldukça geniş ama bir o kadar da sade döşemeli bir evdi. Zaman kavramını gizli düşman yüzünden kaybetmişti, bir süredir buradaydı. Ve artık gerçekleri öğrenmek istiyordu.

YüzükOnde as histórias ganham vida. Descobre agora