17.Bölüm Pt2: Bitmeyen Kin

508 65 98
                                    

Silammm... Öncelikle kitabın Instagram sayfasında yaptığım bir duyuruyu burdan da belirtmek istiyorum, Yüzük neredeyse 10k okunmaya ulaşacak ve buna özel bir teşekkür videosu hazırlayacağım. Sizin kitap hakkındaki yorumlarınız, düşünceleriniz veya attığınız herhangi mesaj, video ve fotoğraflar yer alacak. Bu aile hep birlikte büyüyor, o yüzden sizden de bir şeyler göndermenizi bekliyorum 💙 Instagram @yuzukwattpad hesabına gönderebilirsiniz... Seviliyorsunuz 💕💕

__________________________

"Kararını verdin mi?"

"Evet, ben varım."

"Güzel. O zaman planı anlatıyorum..."

👿👿👿👿

Defne'den...

"Unutma, Dünya'daki zaman ile buradaki farklı. Orada geçireceğin az bir zaman burada çok daha fazla olacak. Yani burda ziyafete 1 hafta olsa bile, senin onu ikna edip buraya getirmen çok çok daha kısa sürmeli. Elinden geldiğince çabuk olmalısın, anlaştık mı? İki günden gecikmemeye çalış." Burak elini dirseğime koydu ve avucunun içinde kapattı. Küçük bir ışıltıdan sonra geri çekildiğinde bileğimde bir saat vardı. "Bu saatten Diyar'daki zamanı görebilirsin, tarih de üstte yazıyor. Dikkat et Yeni Ay."

"Tamamdır, ama topkantılar ve buradaki işler ne olacak? Aynı zamanda halka bir açıklama yapmam gerekmez mi?" Ne olursa olsun Metan olmanın verdiği sorumluluklar içime işlemiş durumdaydı. Sanırım bu içimdeki aydınlığa hitap eden bir şeydi.

"Düşündüm de, halk senin gittiğini ve Arman'ın da Dünya'dan olduğunu bilmese de olur. Düşmanın tek amacı seni yeniden sahildeki tuzağına çekmek olabilir. Seni hiç gitmemiş gibi göstereceğiz. Toplantılarını aramızda bölüşerek hallederiz, halka da ziyafet planlarından ötürü yoğun olduğunu bildiririz. Ve Arman'da kimsenim bilmediği bir melez olarak katılır."
Bu yaptığımız Bay Azrail'i durduracak mıydı, fazlasıyla şüpheliydim ve bu içimde bir rahatsızlık duygusunun var olmasına neden oluyordu. Sonuçta ziyafete katılacaktım ve böyle yaparsak itibarım da zedelenmemiş olacaktı. İki istediği de olmadıktan sonra, Arman'ın yanında olmam onu korumaya yetecek miydi ki?... Şu saatler arasında yanında ol. Sözü aklımda yankılanırken yüzümde şeytani bir gülümseme oluşuyordu. Bu sözün ona karşı kullanabilecek bir açığı vardı. Teknik olarak yanında olmamı istemişti ve ben de yanındaydım. Gizem Hanım'ın söylediğine göre sözünün eri biriydi ne kadar taş kalpli de olsa. Bu durumda, anlaşma anlaşmadır(*) kuralına uyuyorduk.
"Güzel, o zaman vakit kaybetmeden gitsem iyi olacak." Anlık gelen cesaretle kanımda dolaşan adrenalinin birleşimi beni ani kararlara sevk ediyordu. Ve bu da, içimdeki karanlığa hitap ediyor olsa gerekti.

"Seni yeniden bırakmayı hiç istemiyorum Yeni Ay." Yüzünde çaresizliğin yarattığı hüzün hakimdi. Ellerimi avuçlarının arasına alsa bile bakışlarını kaçırıyordu. "Seni izlemesi için Atlas'ı gönderebilir miyim? En azından uzaktan da olsa göz kulak olabilir."

"Hey..." Ellerimi yüzüne götürdüm ve narince çenesinden tutup bakışlarının bana dönmesini sağladım. "Bana hiçbir şey olmayacak." Bunun garantisini veremesem bile bu sefer daha dikkatli olacaktım. "Lütfen Yeni Ay, en azından ben gelemiyorum bari Atlas eşlik etsin. Biliyorum izlenmeyi sevmiyorsun ama o seni değil etrafınızdaki düşmanları izleyecek." Sesindeki ton ben ne dersem diyeyim beni buna ikna edeceğini haykırıyordu, bu nedenle daha fazla uzatmaya lüzum yoktu. "İyi madem, gelsin." dediğimde zaferi yüzünde bir gülümseme yaymıştı. Bu gülüş bana da yansırken içimin biraz daha rahatladığını fark ettim. En azından arkamı kollayacak birileri var. Şimdi daha güvende olabilirim.

YüzükWhere stories live. Discover now