/Tamamlandı/
Hiç yapmayacak bir şeyi yapsanız , düşünün... Boşansanız mesela. Delice aşık olduğunuz adamdan.
Ya da evden kaçsanız , yatak çarşafnızı sağlam bir yere bağlayarak sarksanız camdan. Sonra da hayatınızın aşkı zannettiğiniz bir kazmayla ka...
Sizden istediğim sadece sınırı getirmeniz. Kpss sınavına girecek bir ogrenciyim. Size vaktimi ayırıp uzun uzun yaz,ak istiyorum. Bana yardım edin olur mu?
Sizi seviyorum. Sınır size kalmış, bir yıldızcığı doldurmanız. 😌
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Üşüyordu.
Hatta donma derecesine gelmişti.
Ama yine aradığını bulamamıştı.
Merve soğuktan donmak üzere olan ellerini dudaklarına getirerek sıcak hava üflemeye çalıştı. İnce ceketine sarılıp biraz daha hızlı yürüdü buz tutan yolda. Eve gider gitmez kendine yeni bir ceket alacağını bir yere not edecekti. Kar yavaş yavaş yağarken o gecenin bir saatinde incir aramaya çıkmıştı. Saat gece üçü. Merve bu saatte sahte kocasını uyandırmaktan sa kendinin dışarı çıkacağına inanmıştı.
Dudaklarını sarkıtıp yolda ona aydınlık yaratan sokak lambasına baktı. Kedi gibi o lambanın altında oturup ağlamak istiyordu. Geldiği yollara Hansel ve Gratel gibi ekmek kırıntısı dökmese de geldiği yolu biliyordu. Ayağında ki botlarla bir kaç sokak gezmişti manav bulabilmek için. Fakat vilmediği yollara girince geri dönmek zorunda kalmıştı. Hemde eli boş.
Yeliz Hanım ile arada bir çıktığı hatta elleri dolu eve geri geldiği sokağa girdi. Ellerini dudaklarından ayırmayayıp adımlarını hızlandırdı. Uzaktan bakılsa elinde siyah çuvalı olan bir hırsız gibi göründüğüne emindi.
Evin kapısında ulaştığında gülümsedi. 'Sonunda'derken ağzından çıkan gri dumana eşlik ederek güldü. Yer paspasının altına sakladığı tek anahtarı alıp kapıda ki anahtar yuvasına yerleştirdi. Iki başarılı çevirmeden sonra açılan kapıdan içeri girdi.
Kapıdan içeri girerken sanki hamama gidiyormuş gibi bir hisse kapıldı. Gözlerini yüzüne gelen sıcaklıkla kaparken ceketini çkkarmaya başladı. Buz tutan ellerinin kızarıklıģı hâlâ geçmemişti ki bu parmaklarını kullanmakta sıkıntı çekiyordu.
"Sen neredesin?!"
Yerinden sıçrayarak arkasına baktı. Yiğit arkasındaydı ve ona kırmızı görmüş boğa gibi bakıyordu. Yutkunarak gözleri kızaran adama döndü.
"Dolaşmaya çıktım."
Parmaklarının ucunda ki ceketi yerine astı. Gözlerini tekrardan Yiğit'e çevirirken hâlâ ona bakan sert gözleri gördü.
"Saat gecenin 3'ü. Ne dolaşmasından bahsediyorsun sen!"
Genç adam bağırarak Merve'nin önüne geldi. Ellerini saçlarından gećirirkem kalbini rahat durması gerekirdi. Merve'yi görmesiyle çığrından çıkması değil.
