Bölüm 22 | Lavinya

4.4K 241 32
                                    

Bölüm Müziği : Sufle - Yardım Et Bana

Bu bölümde yine Lavin, Hazan, Demir ve Barış'a ait geçmişe gideceğiz. Unutanlar olabilir çünkü baya bir uzun zaman oldu ☺️ Kırık Düşler Bulvarı isimli bölümü tekrar okursa hatırlayacaktır. Ve oldukça uzun bir bölüme hazır olun. Keyifli okumalar diliyor sizi seven yazarınız. ❤️




Nasıl herşeyin bu denli karmaşık hale gelmesine izin verebildiğimi bilmiyordum. Ateş'in bir anlık zırhımı kaldırmasına, beni hiç olmak istemediğim yerlere sürüklemesinde büyük payım olduğunun farkındaydım. Neden buna izin vermiştim öyleyse? Neden olacakları önceden bilmeme rağmen, kendi ayaklarımla anlamsızca sıkıntının kucağına atlamıştım? Sanırım buna verecek cevabım yoktu. Belkide vardı...Herşeyin ötesinde, sırların içine gömdüğüm bir cevap vardı...

"Hazan, bekle" diye seslendi arkamdan. Onu dinlemeyip aksine adımlarımı daha da hızlandırmayı seçtim. Çok az kalmıştı, evin bahçesinden çıktığım an da buradaki herşeyle bağlantım kesilecekti. Sadece birkaç adım sonra herşeyi eskisi gibi geride bırakacak ve unutacaktım.
"Dur diyorum sana" diye seslendi yeniden. Sadece birkaç saniye sonra kolumdan yakaladığı gibi beni geriye doğru çekti. Ona dönüp içimdeki tüm öfkeyle baktım. "Sana bunun iyi bir fikir olmadığını söylemiştim" dedim öfkeden titriyordum. Aklımdaki her düşüncede birşeyleri kırıp dökme isteği vardı. Ve o an elimdeki kırabileceğim tek şey Ateş'ti. Bu yüzden dilimin altında gizlediğim dikenlerin hepsini gecenin karanlığında acımadan ona sapladım. "Acını anlıyorum. Asla geri dönmeyecek birini sevmeye devam ediyorsun. Anlıyorum, sende şu cici kızı sevip kötü adamdan iyi adama dönüşen tiplerdensin ama bana bak...Ben ne senin iyilik yapıp hayatını kurtarabileceğin, ne de iyiliğin kıymetini bilen biriyim. Bu yüzden iyilik yapmak istiyorsan gitte kendine başka bir Masal bul" dedim nefes bile almadan. Sonrasında ne halde olduğunu umursamadan yanından hızla sıyrıldım. Gözlerim kısa bir anlığına evin kapısında ne olduğunu anlamaya çalışır ve huzursuz bir halde dikilen aileme kaydı. Onlarla aramı düzeltmek için hiçbir an, doğru an olmayacaktı. Bu gerçekle çoktan yüzleşmiştim.

Üzerimdeki incecik kıyafetlerle karanlıkta bir saat kadar yürüdükten sonra nereye gideceğimi ve ne yapacağımı bilmediğimi, amaçsızca ortalarda dolandığımı sonunda fark ettim. Tıpkı Hazan'nın aylar öncesinde yaptığı gibi yine kendi kaçış yolumu tutturmuştum. Hazan o gece Demir'le tanışmasaydı neler olurdu diye düşündüm? Hala ailesiyle kalmaya devam mı ederdi yoksa yine de kendine ayrı bir yol mu çizerdi? Sanırım ne olursa olsun kendi yolunu bir şekilde çizerdi. Peki şimdi ben ne yapmalıydım? Sanırım ne yapmam gerektiğini biliyordum.

Cebimden telefonu çıkarırken ana caddeye doğru yürümeye devam ettim. Rehberime kayıt etmeyi akıl edebildiğim numarayı çevirdim ve açması için beklemeye başladım. Eğer hala ufakta olsa bir şansım varsa açacağını biliyordum.
"Efendim" dedi telefonun diğer ucundaki ses.
Derin bir nefes alıp gülümsedim.
Sanki konuşacak hiçbir şey kalmamış gibi, "Nasılsın?" Diye sordum direk.
"İyiyim, ya sen?"
Duraksadım.
"Şey...Aslında pek iyi sayılmam" dedim.
"Bir şey mi oldu?" Diye sordu. Öylesine değil, bunu gerçekten sorduğunu endişeli sesinden anladım. Madem en ufak bir şeyde benim için endişeleniyordu, öyleyse neden aramıyordu? Bunun tek sebebi söylediğim yalanlar için hala bana kızgın olmasıydı.
"Aslında çok şey oldu" dedim. Hemen ardından beklemeden, "Yanına gelebilir miyim?" Diye sordum.
Birkaç saniye ne cevap vereceğini düşünüp duraksadı. Sesinden tereddütü silmeden, "Şey, evet. Elbette gelebilirsin" dedi. "Konumu sana gönderiyorum"
"Teşekkür ederim"
"Bekliyorum" dedi.
"Görüşürüz"
"Görüşürüz"
Telefonu kapatır kapatmaz konumu yolladı. Yabancı bir adresti ve neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Önemsemeyip taksi çevirdim ve adrese doğru yol aldım. Ateş'e bir söz vermiştim ve ne olursa olsun, bu sözü her şeyin üzerinde tutacak ve ona yardım edecektim.

 Hüznümde Saklı Mavi Where stories live. Discover now