Bölüm 23 | Hazan Etkisi

3.9K 276 128
                                    




Multi'de Bölüm Müziği : Fleurie - Hurts Like Hell








Merhabalar :)

Biraz uzun bir ara verdik ama bu süre içinde kaç kez bölüm yazıp sildim bilemezsiniz. Çok kararsızdım hikayenin tarzını değiştirmek ya da değiştirmemek konusunda ama sonuçta değiştirmeye karar verdim. Aslında hikaye tamamen Hazan- Asi ağzından yazılacaktı ama bu bölüm Demir'den geldi. Ve gelecek bölümün Ateş'ten gelmesini planlıyorum. Umarım yaptığım bu değişikliği seversiniz. Bu konu hakkında görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim.

Keyifli okumalar dilerim. Sizi seven yazarınız


Barış'ın hastaneden taburcu olmasının üstünden üç gün geçmişti. Bu zaman diliminde onu kaç kez görmüş olduğunu düşündü. Barış uyanana kadar her gün sabahtan akşama kadar koridorda bekleyen kendisi değilmiş gibi birden ortalıktan çekilmesine anlam veremiyordu. Üstelik Barış'ın da bu duruma bozulduğunu biliyor ve toparlamak için elinden geleni yapıyordu ama artık bahaneleri tükenmişti. Sonunda herkese Hazan'dan boşanacağını açıklamak zorunda kalmış ve bunu geçerli bir sebep gibi öne sürmüştü. Ama hayır, Lavin ya da Barış, ikisi de bunun bir sebep olamayacağını gayette biliyordu. Sebep neydi sahi? Hazan'nın o ölen sevgilisinin arkasından yas tutan adama sığınması mıydı? Onun yaralarını iyileştirmeye Barış'ı merak etmeyecek kadar hevesli olması mıydı? Tek bir sebep vardı o da, Ateş Soydan'dı.

Bütün bunları düşünmek genç adamın elindeki sigaradan son bir nefes daha çektikten sonra sigaranın izmaritini hiç bir kaygı duymadan masanın üzerine bastırmasına sebep oldu. Ciğerlerine kadar indirdiği dumanın kalanını dışarıya üfler üflemez elini masadaki henüz açılmamış bira şişesine bir hışımla uzattı. Öfkeliydi. Neden ve neye olduğunu bilmeden içinde yoğun bir öfkenin varlığını hissediyordu. Aklı bir hengamede, kalbi çorak bir çölde kalmış gibiydi. Damarlarının içinde zehirli bir istek dolanıp duruyor, beyaz tenin altında ateşi hissediyordu. Olduğu noktada durmalıydı. Ondan kaçmalıydı. Doğru olan şeyi biliyordu ama kafasında küçük bir noktada onun varlığını hissediyor, yok sayamıyordu. Mavinin en çekici ve gizemli tonunu barındıran o dipsiz gözlerini, kırmızının en vahşi rengini barındıran dudaklarını aklından çıkaramıyordu. Yok sayamadığı bir şey daha vardı ki, o da evin her yerine sinen kokusuydu. Hayır, onu sevmiyordu. Onu sevmediğini adını bildiği gibi kesin olarak biliyordu. Bu hissettiği şey sadece arzuydu. Basit bir çekim, tensel bir temas isteğinden başka bir şey değildi. Buna neredeyse emindi...Neredeyse.

Aklındaki her düşünce yoğun bir baş ağrısına sebep olurken gözlerini biraz dinlenmek için kapattı. Sadece üç saniye sonra çalan kapının sesini işittikten sonra sıkıntıyla gözlerini aralayıp, bacaklarını adeta sürükleyerek kapıya ulaştı. Asık bir yüzle karşısındakini karşılamaya hazırlanırken, sabahtan beri başının ağrımasına sebep olan kişiyi karşısında buldu. İstemsizce şaşırdı. Daha önce defalarca arayarak, mesaj bırakarak çağırmış olmasına rağmen gelmemiş, üstüne hiçbir şekilde yanıt vermemişti ama şimdi tam karşısında sanki, 'sen istediğinde değil ben istediğim de sana gelirim der' gibi duruyordu. Normal bir zamanda buna öfkelenebilirdi ama fark ettiği şey öfkesini başlamadan yok etti.

Kızın daha önceleri aşkla bakan gözlerinde, gözle görülecek kadar yoğun bir nefret ve öfke vardı. Mat kan kırmızısı rengindeki dudakları gözlerinin mavisine meydan okurcasına göze batıyordu. Üzerinde onun daha önceki tarzına hiç uymayan, bütün iç çamaşırını ortada bırakan yırtık bir bluz ve deri bir pantolon vardı. Göbeği tamamiyle gözler önündeydi. Sapsarı saçları yataktan yeni kalkmış gibi dağılmış ve göz makyajı yanaklarına akmıştı. Sarhoş olduğu her haliden belli olan kızı karşısıda gecenin bir yarısında bulmak onu şaşırtmamıştı. Geçen son birkaç günde onu yeterince şaşırtan hareketlere çoktan imza atan kıza baktı ve hiçbir şey söylemedi. Birkaç hafta kadar öncesini düşündüğünde, böyle birşeyi yapacak cesareti asla bulamayacağını düşündüğü birinin bu hale gelmesinde ne kadar payı olabileceğine kafa yormadı. Onu asla kafeste tutmak istememişti ama özgürde bırakmamıştı. Şimdilerde ise tamamen özgürdü ve gerçek Hazan tam karşısında duruyordu. Kendi isteği ve arzusuyla giden Hazan Poyraz yeniden karşısındaydı ama bir yıl önceki Hazan ile uzaktan yakından alakası yoktu.

 Hüznümde Saklı Mavi Where stories live. Discover now