Bölüm 36 | Kırık Düşler Bulvarında Ölüm

3K 224 40
                                    




Multi - Bölüm Müziği


Multi - Bölüm Müziği

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.




Cesaret. Anlamını birkaç kez kendi içimde, dilimden dökülen sözcüklerde, bazen de yaptıklarımda ya da yapmadıklarımda bulmuştum. Yapmam gereken belliydi. Yapmak istediğim ortadaydı. Öyleyse beni durduran neydi diye merak ederken, Ateş'e yeniden baktım. Kurşun omuzuna saplanmıştı. Acı çektiği yüzünden belli olmasına rağmen hala beni peşinden sürüklemeye, bu cehennemden çıkarmaya çalışıyordu. Birisi...İlk kez birisi benim için bir şeyler, gerçekten bir şeyler yapıyordu. Belli ki bu beni mutlu etmeliydi ama etmiyordu işte. Sanırım bu duruma alışkın değildim.

"Bekle" dedim, kolumu elinin arasından sertçe ittirerek.
Sabırsızlık ve acının birleştiği yüzüyle dönüp yüzüme baktı. Durumu gerçekten kötü görünüyordu. Solgun yüzüne baktığım an da kurşunun sadece söylediği gibi omzunu sıyırıp geçmediğini düşündüm.
"Oraya döneceksin değil mi?" Diye sordum.
Yeniden koluma uzanıp bu da sorumu der gibi arkasını döndüğünde, ben de aksi yöne dönüp yürümeye başladım. Ateş anında peşimden koşup karşıma geçtiğinde, nefes almakta güçlük çeker haldeydi. Yüzü kireç kadar beyaz bir hal almışken, dudakları morarmış, eli kolu sanki tutmayacak kadar bitkindi.
Yine de "Seni buradan hemen çıkarmalıyım" dedi.
Kelimelere takılı kalmadan önce başımı salladım. Yaralı olmayan kolunun altına girip, kolumu beline sardım ve, "Hep birlikte çıkacağız. Birlikte, başka türlüsü olmaz" dedim.
Çıkışa doğru dönmeye çalıştı ama izin vermedim. O kadar güçsüzdü ki, onu burada bıraksam arkamdan en fazla iki adım atabileceğinin farkındaydım.
"Bana güven. Bir planım var" dedim, Demir'in odasına doğru ilerlerken.
Bir planım falan yoktu elbette. Sadece Demir'in odasında bir silah bulsam yeterli diye düşünüyordum ki, birden daha iyisinin kasasında durduğu aklıma geldi.
Ateş muhtemelen yapamayacağını bildiği halde, "Seninle geleceğim" dedi.
Odanın kapısını açtım. O an Ateş'in üzerimdeki ağırlığı iki katına çıkınca, korkarak ona baktım. Bilinci bir gidip bir geliyordu. Gücünün son anlarındaydı. Ne demişti? Kurşun omzumu sıyırıp geçti. Buna inanmam her geçen saniye daha da azalıyordu, ya yalan söylemişti ya da başka bir şey daha vardı. Belkide vücudunda ikinci bir kurşun yarası daha vardı. Durumundan emin olmak istiyordum ama bunun vakit kaybettireceğinin de farkındaydım.

Ağırlıkla çöken belimi düzeltmeye çalışarak, "Ateş, biraz daha dayan. Çok az kaldı" dedim.
Cevap vermedi ama ağırlığının üzerimden biraz daha hafiflediğini hissettim. Ağır adımlarla Demir'in çalışma masasının arkasına geçtik.
Koltuğa oturmasını sağladım. Hemen arkasından yüzüne bakıp alnındaki ter damlacıklarını elimle sildim. "Tamam, işte oldu" dedim. Gözlerini yavaşça açtı. Elindeki silahı bana uzatmaya çalıştı, cesur görünmeye çalışıp beceriksizce gülümsedim. "O sende kalsın, ben de daha iyisi var" dedim. Kasaya doğru koşup şifreyi girdim ve silahı aldım. Ateş ne yaptığımı incelerken, dönüp silahı elimde salladım. Belirli belirsiz gülümsediğini görünce, yeniden yanına koştum. Yüzünü ellerimle kavrayıp, bana bakmasını sağladım. "Bana bak! Buradan birlikte çıkacağız tamam mı? Başka kimse ölmeyecek" dedim kararlı görünmeye çalışarak. O sırada Lavin'nin hareketsiz yatan görüntüsü zihnimde belirince gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Sadece baygın olduğunu düşünmekte ısrar ediyordum. Ölmüş olabileceğini kabullenmek dahi istemiyordum.
"Tamam mı?" diye sordum dudaklarım titrerken.

 Hüznümde Saklı Mavi Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ