Bölüm 30 | Veda Gecesi

3.3K 234 36
                                    

Multi => Ruelle - Secrets And Lies











Beni anlamasını isterdim.

En çok beni sevmesini isterdim.

Onun hayatının baş rolü olmadığımı bilsem de, bir şekilde onun kalbinin merkezinde olmayı isterdim. Bir sabah uyandığımda onun gözlerinde barınan denizle karşılaşmak ve bu karşılaşmaya kocaman bir tebessümün iz bırakmasını, avuçlarının yüzüme konmasını, dudaklarının dudaklarımı bulmasını isterdim. Her şeyin ötesinde onun hayallerinde yer alabilmeyi isterdim.

"İstersen odana geçip biraz dinlen" dedi, benden uzaklaşırken.

Cevap vermek yerine salona yöneldim ve üzerimdeki fazlalık eşyaları çıkarmadan öylece oturdum. Ellerimi dizlerimin üzerine koyup etrafa bakındım. Her köşesinde sevdiğim adamın ismi kazınan duvarlara baktım. Oturduğum kanepede sabahlara kadar onu bekleyişimi, geniş pencerenin önünde defalarca döktüğüm gözyaşlarını, mutfakta onun için hazırladığım yemekleri...Son bir yılımın her anını tükettiğim adamı düşündüm. O olmasaydı olmaya devam edeceğim Hazan'ı gözlerimin önüne getirdim. Babamın, annemin yanında olmaya devam edecek, piyanoyu hiç bırakmayacaktım. Hayır, tüm bunlar için onu suçlamıyordum elbette. Hepsi benim seçimlerim, olmak istediğim kişiyle alakalıydı. Ama düşünmeden edemiyordum. Babamı bırakmamın, her şeyi karşıma almamın sebebi böyle biri olmak için miydi? Takıntılı derecede aşık olup, o adama hayatımı adamak için miydi?

Elindeki bir fincan kahveyi masanın üzerine bıraktıktan sonra usulca yanı başıma oturup, "Ne düşünüyorsun?" diye sordu. Ellerinin arasına yaralı elimi aldığında dönüp ona baktım. Gözlerimin dolmasını istememiştim ama ne zaman beni dinlemişlerdi ki?

"Şu ana kadar hiç pişman olmamıştım" dedim.

Gözlerimden ardı ardı yanaklarıma dökülen yaşları umursamadım. Onun karşısında defalarca kez gözyaşı dökmüşlüğüm vardı. Gururumu hiçe saymışlığım, kendimden ödün verdiğim nice zamanlar vardı.

Kısılan sesiyle, "Neye?" diye sordu. Aslında söylemek istediğim her şeyi biliyor gibiydi. Demir Arslan benim ruhumu satır satır okuyan adam. Bir bakışımdan duygularımı ilmek ilmek çözen adam, elbette şimdi de neler olduğunu biliyordu. İçimdeki beni darmaduman eden fırtınayı biliyordu. Yine de ağzımdan onu üzebileceğini düşündüğüm hiçbir kelime çıkmıyordu. Nasıl diyebilirdim? Gözlerine bakıp onu tanımamış olmayı dilediğimi nasıl söyleyebilirdim. Benim yüzümden gözleri titrese, kendi sonumu getirecek kadar çok seviyordum onu. Söyleyemezdim. Söyleyemedim de.

Bakışlarımı yere indirip, hafifçe geri çekildim. Başımı dizlerine koyup yan döndüm. Yüzünü görüş açımdan silerek, "Bugün söylediğin şey için minnettarım ama..." dedim.

Dizlerine yatmamdan ötürü vücudunun gerildiğini hissedebiliyordum. Yine de bir kez kendim için bencil olmayı seçtim.

"Ama biliyorum Demir. Hare'nin senin için ne anlama geldiğini, onu ne denli sevdiğini biliyorum. Ve seni bu kadar zor duruma soktuğum için özür dilerim. Bana o sözleri söylemek zorunda kaldığın, benim için yaralandığın için özür dilerim..."

"Hazan..."

"Bitirmeme izin ver" dedim. Elimle gözyaşlarımı sildikten sonra belkide hayatımın en zor cümlelerini kurmaya devam ettim.

"En başından beri senin Hare'ye olan aşkını bilerek sana aşık oldum. Seni beni sevmen için zorladım. Hayatından çıkıp gitmeliydim ama yapmadım. Onun yerine sana sıkıca tutunmayı, beni sevmen için yanı başında durmayı seçtim. Ama olmuyor... Kabullendim. Gözlerinde hala onu görüyorum. Hala onun için atan kalbinin sesini duyuyorum" dedim.

 Hüznümde Saklı Mavi Where stories live. Discover now