5. Bölüm

58 11 2
                                    

"Safa yapma, olmaz!" dedim ama Safa önceki gibi bırakmadı ve belimden kavradı. İki elimle göğsünden ittirmeye çalışıyordum ama bırakmıyordu.
"Ben oldururum!" dedi. Bana yaklaştıkça kafamı geriye doğru götürüyordum.

Safa biraz daha yaklaşacağı sırada silah sesini duyması ile ellerini gevşetti. Şaşkınlıkla gözlerime baktı ama bu kısa sürmüştü. Koşarak odadan çıktı. Bende hızla balkona çıktım. Kapıyı açar açmaz karşımda Zafer'in evin arkasına doğru koştuğunu gördüm. Ceyda da Zafer'in arkasında "Abi yapma, nolur!" falan diyordu. Zafer daha fazla dayanamayıp onu kolundan tutup yere savurdu ve Alp'in arkasından koşmaya başladı. Öbür taraftan da korumalar koşuyordu. Ceyda hala yerde ağlıyordu. Vakit kaybetmeden balkondan hızla çıktım, daha sonra da odadan. Canımın acımasına aldırmadan merdivenden koşarak iniyordum. Zaten artık eskisi kadar acımıyordu. Sadece sızlıyordu. Aşağıya iner inmez  mutfakta arka bahçeye açılan kapı olduğu aklıma gelmişti. Hızımı kaybetmeden merdivenin yanından mutfağa girdim. Fatma teyze bulaşıkları yıkıyordu. Arkasını dönüp "Kızım noldu?" demeden ben koşarak kapıdan geçmiştim. Zafer'in elinde silah Alp'e doğrultmuş. Korumalar Ceyda'yı tutuyor. Safa ise olayı biraz anlamış gibi bir Ceyda'ya bir Alp'e bakıyordu.
Zafer "Oğlum kızı seviyorsan adam gibi söylesene. Neden gizli gizli buluşuyorsunuz? Neden camdan atlıyorsun?" diye bağırdı. Sonra kafasını iki elinin arasına alıp "Beni mi delirteceksiniz lan siz hı!" dedi ve havaya mermi bitene kadar ateş etti. Ben korkuyla kafamı iki elimin arasına alıp yere eğilmiştim. Benim dışımdaki herkes buna alışmış gibi hiç korkmamışlardı. Bu sefer Safa tabancasını çıkardı. "Ya içeriye geç otur. Adam gibi her şeyi anlat yada burada öl!" diye bağırdı. Alp hemen birinci şıkkı seçtiğini belli edercesine içeriye doğru yürümeye başladı. Zafer hala sinirliydi. Ceyda da ağlıyordu. Safa da beni fark etmişti arkasını dönünce. Elimi tutup yanında yürümemi sağladı. Kafamı yavaşça kaldırıp yüzüne baktım. Şu an sinirli olması lazım iken neden gülüyordu bu. Allah'ım sen bana sabırlar ver.

Salona geldiğimizde ikimiz ikili koltuğa oturduk. Alp karşımıza, Zafer ile Ceyda da çaprazımızdaki koltuğa. Bugün Kerim Baba yoktu galiba. Ellerimi göğsümün üzerinde birleştirip konuşulanları dinleme pozisyonumu almıştım. Koltuğa iyice yaslanıp olanları izlemeye başladım.
Safa "Hadi bakalım başla!" dedi masaya silahı koyarken.
Alp iyice terlemişti. Ceyda'ya baktığında onun da çok stres olduğunu gördü ve Safa'ya döndü. Elini ensesine götürüp kafasını kaşıdı.
Zafer "Hadi lan hadi!" diye bağırdı.
Alp genzini temizleyip başlayacakken Fatma teyze kapıyı tıklatıp içeri girdi.
"Kızım telefonun iki defa çaldı. Belki önemli bir şey vardır diye gelmiştim." dedi. Ben gülümseyerek ayağa kalktım. Safa'nın yanından geçiyordum ki kolumdan tuttu. Gözünü 'Ne oldu?' der gibi oynattı. Tekrar gülümsedim 'Bir şey yok.' der gibi kafamı salladım ve elimi kurtardım. Merdivenleri koşarak çıktım. Odaya hızla girdim ve şarj olmuş telefonumu prizden çıkarıp balkona çıktım. Arayan kişi yine şu gizemli adamdı.
"Alo?" dedim tedirgince.
"Neden aradığım anda cevap verilmiyor bu telefona!" dedi sinirle.
Sinirle güldüm. "Sen kimsin de bana böyle bir şey diyebiliyorsun?" dedim bağırarak. Bağırmayı fazla abarttığım için korumalar balkona doğru bakmıştı. Elimle 'Sıkıntı yok!' der gibi işaret yaptım.
"Bana sakın bir daha bağırma! Yoksa sevdiklerini öldü bil! Güzel kız." dedi.
"Babandan başladım biliyorsun. Bir hareketimle anneni de öldürürüm." dedi. Ben şoklar içinde yere yığılmıştım. Gözümden yaşlar süzülürken "Ne istiyorsun?" dedim kısık bir ses ile. Karşı taraftan gülme sesini duydum. "Yarın sabah mesaj atacağım yere gel. Ha bir de birine söylersen..." dedi.
"Tamam." diyebildim sadece. Sonra zaten telefon parmaklarımın arasından kayıp yere düşmüştü. Yanaklarımdan yere düşen damlalar hızlanmıştı. Hıçkırıklarım fazlalaştı. Kendimi tutamıyordum. Bilincimi kaybediyordum ama hala her şeyi biliyordum. O kişi kim ise benim babamı o öldürmüştü ve eğer yetişemezsem annemi de o öldürecekti. Ayağa balkon demirinden tutunup kalkmaya çalışıyordum. Aşağıdaki korumalarda benim ağlamamı duymuş, bir kaçı içeriye koşmuştu. Ben de gözümün buğusunu silip çok yavaş bir şekilde ayağa kalkmaya çalıştım. Merdivenlerden tutunup ayağa kalkarken  dengemi kaybetmiştim ve balkondan aşağı gidiyordum ki ayağımdan biri yakalamıştı. Allah'tan sargılı olan değil diğerinden tutmuştu. Yoksa şuan yaşayacağım acıyı bilemezdim. Şuan tepe taklak aşağıya bakıyordum. Safa da beni yukarıya çekmeye çalışıyordu ama onun da sağ kolu yaralı olduğu için çekemiyordu. Ben ise ne yaptığımı bilmez bir şekilde iki kolumu yanıma açıp "Hu huwwww" yapıyordum ve gülüyordum. "Güzin bir rahat dur!" diye bağırdı. Sonra da korumalara "Siz de orada durmayı bırakıp yukarı yardıma gelin lan! Ölmek mi istiyorsunuz!" diye öfkeyle bağırdı. İlk defa bu kadar fazla sinirlenmişti. Korumalar gelene kadar Zafer gelmiş ve ikisi birlikte beni çekmişlerdi. Safa beni kucaklayıp içeride koltuğa oturttu.
"Ne yapmaya çalışıyorsun Güzin!?" diye bağırdı. Ayağa kalkıp "Ben içeride neler ile uğraşırken, intihar etmenin sırası mı? Hem bu gözler ne? Yine ne oldu?" dedi bağırarak.
Bende sinirle yerimden kalkıp "Birincisi intihar falan ettiğim yok. Demirden tutunup ayağa kalkmaya çalışıyordum, ikincisi ş..." diyip konuşamadan tekrar koltuğa gömülmüştüm ve ağlamaya başladım. Dizlerimin ucuna çöküp ellerimi arasına aldı. "En son telefon ile konuşmak için yukarı çıktın. Ne oldu? Kimdi arayan?" dedi. Ben cevaplamayınca çenemi kaldırıp ona bakmamı sağladı. Gözlerim kapalı hala ağlıyordum. "Güzin?, Güzin!" sesleri alçalınca bayılacağımı anlamıştım. Kafam Safa'nın eline düşmüştü. Duyabiliyordum sesleri ama gözlerimi açamıyordum. Bağırış sesleri Safa'nın paniği... Her şeyi duyabiliyordum. Safa beni koltuktan alıp yatağa koyduğunu hissettim. Çünkü şu an odamızdaki koltukta bir kaç kişi oturuyordu. Sesleri geliyordu. Safa ise birilerine telefon açıp kızıyor sonra gelip beni uyandırmaya çalışıyordu.

GİZLENMİŞ DUYGULAR [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now