14. Bölüm

35 8 7
                                    

Yıldıza dokunmayı unutmayın!

Önceki Bölümden

Valizimi biraz hoplayarak aldıktan sonra indirmiştim. Hemen koltuğa koyarak açtım. İçine kıyafetlerimi koymaya başladığımda Safa geldi. "Tamam ben gelmem."
Anlamayarak "Efendim?" dedim.
"Diyorsun ya yüzünü görmek istemiyorum. Senin işlerini istemiyorum diye. Gelmem odaya yüzümü görmezsin! Korumalar alır, koyar hastaneye seni." dedi. İki gün önceki konuşmamızı neden taşıyordu bugüne?
İlk başta koymuştu. Çünkü onu o kadar çok dibimde isterken, bir o kadar da çok uzağımda olsun istiyordum.
Valize kıyafet koymayı bıraktım. Geri aldığım kıyafetleri yerlerine koydum. Boğazım acıyordu. Safa'yı göremeyecektim. Nasıl dayanacaktım? Yapamazdım ki. Ben onsuz... Güzin Safa'sız...

Safa "Tamam mı? Olur mu?" dedi beni kendine çevirip. Başım önümdeydi. Cevabım hem evet hem hayırdı. Ağlayamıyor, gülemiyor, en önemli olanı cevap veremiyordum. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. O da istemiyordu ayrı kalmak. Gözlerinden belliydi. Sadece ben güvende olayım diye belki de ağzından kaçmıştı.

Dişlerimi sıktım. Boğazımdaki düğüm hala yerini koruyordu. Dudağımı açtım konuşmak için. İlk önce nefes almam lazımdı. Çünkü konuşacağım an ağlayacağımı biliyordum.
"Hadi de artık!" dedi.
Başımı yavaşça salladım. Safa da pişmanlıkla kafasını sallamış çıkacakken "Dur!" dedim.
Geri geldi ve karşımda durdu. "Ne oldu?" dedi.
"Gitmeden önce." Nefes aldım. Başımı önüme eğdim ve "Bir kere sarılabilir miyim?" dedim çıkan son sesimle. Ben soruyu tam sormadan o beni belimden sarmıştı. Bende hemen boynuna ellerimi doladım ve boynuna burnumu koyup kokusunu içime çektim. Ona has kokusu beni zaten bitiriyordu her gün. Şimdi o kokusuna hasret kalacaktım. Kokusunu içime çekerken ağlamaya başlamıştım. Safa benim gözyaşlarımı hisseder hissetmez belimdeki elini gevşetip yüzüme baktı. Ellerini yanaklarıma koyup "Benim için de olsa bu gözlerden yaş gelmeyecek!" diye emir verdi. Onun da gözleri dolmuştu. İlk defa Safa'yı bu kadar çaresiz görüyordum. Nasıl olabilirdi? Safa Vural nasıl çaresiz olabilirdi?

Kendimi tutamamış bu son diyerek yavaşça ayaklarımı havalandırıp dudağına bir öpücük kondurmuş, ardından hemen geri çekilip ağlayarak odadan çıkmıştım.

İki saat sonra

Annemin bana bir kere sarılmadan gitmesi koymuştu. Her şey gibi bu da koymuştu. Olacaktı artık. Ben dayanıklıydım acıya. Herkes gelsin üstüme zaten. Güzin sadece alttan alan saf taraf olarak kalsın! Ne olacaktı ki zaten?

Beş saat sonra

Hastanede ameliyatlarım, kontrollerim bitmiş. Sahile inmiştim. Tabi kendim gelmemiş Safa'nın sıkı sıkıya tembihlediği korumalar getirmişti. Ayakkabılarımı çıkarıp kumlara basmak ve biraz rahatlamak istemiştim. Buna ihtiyacım vardı. Hem ağlayıp, hem kumlarda bir saat boyunca yürümeye devam ettim. Seviyordum, sevecektim. Ben böyleydim. Sinirlendiğimde ya ağlayarak sinir atacaktım, ya da açık havaya.

Artık yorulduğumu düşünerek arabaya doğru ilerledim. Hızlıca arka koltuğa geçtikten sonra ayaklarımın ağrısıyla on beş dakika sonra uyuyakalmıştım.

❄️❄️❄️❄️❄️

Eve geldiğimizde arabanın durmasıyla nasıl olduysa uyanmıştım. İçeriye girdikten sonra salona ilerledim. Sadece Aysel anneyi oturur görünce başımla selam verip çıkmıştım ki "Gelin!" dedi. Bana bir daha seni burada görmeyeceğim, diye bağırdığı için çıkmak istemiştim ama çağırdığı için geri dönmek zorunda kaldım.
"Buyrun!" dedim.
"Gel otur bir yanıma." dedi.
İstemesem de yanına ilerleyip oturdum. Hemen konuya girerek "O gün biraz sinirliydim. Sinirimin üzerine o gün giydiğin kıyafet de eklenince sinirim tepeme çıkmıştı. Yoksa kızım senin Vural ailesine layık bir gelin olduğunu ben de biliyorum. Bana uzak davranma. Ben senin iyiliğin için konuştum. Ben seni gelinden daha çok kızım olarak görüyorum. Çünkü sen zaten öksüz ve yetim gibi büyümüşsün bir de biz sana kötü davranırsak sen ne kadar çaresiz olursun. Böyle bir şey asla olsun istemem. Bu yüzden bir derdin olursa ilk önce kocana daha sonra bana gel güzel gelinim!" dedi.
O konuşurken kendimi tutamamış ve ağlamıştım. Gerçekten de ben hem öksüz hem de yetimdim. Ne diyebilirdim ki?
Aysel anneye gerçek bir gülümseme gönderip sarıldım. O da belimden tutarak karşılık vermişti. Seviyordum onu ne kadar didişsek de.
"Ben o zaman yukarı çıkayım. Yemeğe inmeyebilirim. Çok yorgunum da anne." dedim. Tek anne diyebilirdim. Ne de olsa bu kadın bana anneliği yaşatıyordu.

GİZLENMİŞ DUYGULAR [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now