9. Bölüm

47 11 2
                                    

Önceki Bölümden

Kırk beş dakika sonra

Hastanenin önüne geldiğimizde hiçbir şey demeden arabadan indim ve yürürken o da arabayı kilitlemiş yanıma doğru geliyordu. Durdum ve onu beklemeye başladım. "Sen ne yapıyorsun yine Safa? Ben buraya çalışmaya geldim. Ne yapacaksın işim bitene kadar bekleyecek misin?" dedim.
"Aynen öyle yapacağım." dedi beni beklemeden yürürken.
Hızla yanına koştum. Asansörün düğmesine basarken yetişmiştim. Asansöre bindiğimizde "Ben Cansu'nun odasında beklerim seni." dedi. Ona doğru dönüp gözlerine şüpheyle baktım. Bu çocuk gerçekten sinirlerim ile nasıl oynanacağını biliyordu. Ya beni katil edecekti.
Ya da katil. Başka yolu yok!
Kabul ettirmeye çalışıyordu karısı olduğumu ama o böyle yaptıkça ben on katını yapacaktım.

Şu an ona kıskandığımı belli eden bir söz söylersem mutlu olacaktı. O yüzden onu sinir etmek daha çok işime gelirdi. "Hım. İyi yaparsın. Benim de Baran ile bir şey konuşmam lazımdı. Bende oraya giderim." dedim önüme döndüğümde. Ellerini aşağıda yumruk yaptı. "Güzin, o piçin yanına gidersen bu hastaneden sağlam çıkmaz!" dedi dişlerinin arasından.
Ona dönüp "Neden? Senin sekreterin, Cansu'n ve dahası var. Ben bir şey diyor muyum?"
Asansör açıldığında hemen çıktım. Odama hızlı adımlarla giderken arka taraftan Cansu'nun sesini duymam ile geri dönmek zorunda kalmıştım. Safa Bey arkamdan gelmemiş Cansu ile konuşuyordu. Yanlarına koşar adım gidip Safa'nın elini sıkıca tuttum. O bana şaşkınca bakarken "Cansu yine ne bok yiyordun kocamın yanında?" dedim.
"Gelmeseydin eğer..." dedi ve devamını getirmeden güldü. Ay, ben bu kızı öldürecektim!
Safa'nın elini bırakıp hoplayarak Cansu'nun üstüne çıktım. Ben çıkar çıkmaz yere yığılmıştık.
"Kızım seni öldürürüm!" diye bağırmaya başladım.
Olayı idrak eden hastane halkı Cansu'yu altımdan almaya çalışıyordu. Safa da beni kolumdan yukarı doğru kaldırmaya çalışıyordu ama bu sefer gerçekten gebertecektim. Kafasını elime alıp "Sen hiç akıllanmayacak mısın? İlla öldüreyim mi? Hı? diye kafasına vurmaya başladım.
Safa en sonunda kucaklayabildiğinde tekmelerim havada kalmıştı. Cansu da ağlamaya başlamıştı. "Seni şikayet edeceğim! Görürsün!" diye bağırdı.
"Bak hala dayak istiyor!" diyip Safa'nın elini gevşettiği an koşarak yanına gelmiştim ki. Safa bu sefer omzuna aldı.
"Ben az sonra yanına geleceğim Cansu! Kimseyi arama!" dedi Safa.
Yürümeye başladığında "Kimin yanına gidiyormuşsun sen?" dedim.
Odaya gelip indirdiğinde kapıyı hemen kilitledi. "Bana bak bana? Onun asla yanına gidemezsin! Gideceksen de bir daha gelme!" dedim ağlamaya başladığımda.
"Kıza bak ya hem seni yanına çekiyor, hem de polise şikayet edecekmiş! Et lan et. Çokta götümde! Benim kocamı kimse yanına çekemez! İstemiyorum işte. Gidemezsin Safa!" diyip pencereye doğru gittim ağlamam şiddetlendiğinde. Boğazıma kalın bir düğüm oturmuştu. Her yutkunuşumda canımı acıtan.
Safa karnımda ellerini birleştirip, omzuma kafasını koydu. "Kimsenin beni aldığı yok! Bir sakin ol!" dedi gülerek.
Ben hala ağlamaya devam ediyordum. "Şhh!" diyip kendine döndürdü ve göğsüne yüzümü bastırdı.
"Bir kendine gel! Ben ayarlayacağım. Başka bir şey için gitmiyorum. Konuşup geleceğim." dedi.
Kafamı iki yana salladım. "Gitme!" dedim ağlamam devam ederken. "İstemiyorum işte!" dedim.
"Güzin'im! Bende istemiyorum onun yanına gitmek ama senin için!" dedi. Bana? Daha yeni doğru duymuştum dimi. Bana Güzin'im demişti.
"Gü- Güzin'im mi?" dedim başımı kaldırırken.
Gözlerini hemen başka bir tarafa çevirip "İşte senin gibi çıktı benim ağzımdan da. Sen de sevgilim demiştin ya." dedi. Allah'ım ya şöyle zamanda bile kalbimi hızlandırıyordu. Ne diyebilirdim ki.
"Neyse ben konuşup geleceğim." dedi ve alnıma bir buse kondurdu. Böyle olması gerektiğini bilsem de gitmesini istemiyordum işte.
"Hayır, gitme!" dedim kafamı yine göğsüne yasladığımda. Sıkı sıkıya sarılıp kokusunu derinlemesine çektim. Sonra o da saçlarımı derinlemesine koklayıp ardından elini çenemden tutup beni kendine çekti ve dudağımı dudağına bastırdı. Öpüşü nazikti. Kendisi ne kadar sert olsa da yumuşaktı.
Dudaklarını çektiğinde "Hemen geleceğim! Sen o sırada kıyafetini değiştirirsin." dedi ve ben bir şey diyemeden odadan çıktı.
Bende onun dediğini yapıp üzerimi değiştirdim ve ameliyat kıyafetlerimi giydim.
Bilgisayarda ilk ameliyatım ile ilgili bir şeyi hallederken Safa gelmişti. "Ne oldu?" dedim hemen.
"Gidiyor!"
"Ne?!" dedim.
"Gidiyor işte! Tayinini başka bir yere alacak!"
"Nasıl kabul etti? Para ile demi? Kaç para istedi?"
"Boşver sen o kadarını. Yok işte artık hayatımızda!"
Sevinçle kucağına atlayıp sarıldım. Ben mutlulukla bağırırken "Tamam!" dedi gülerek.
Kendime geldiğimde hemen kucağından indim.
"Ha, ben. Şey işte. Öyle. Aman!" dedim cümleyi tamamlayamayınca.
"İyi o zaman sen şirkete dönersin, benim işim bitince ararım." dedim.
"Hayır, buradayım ben." dedi koltuğuma otururken.
"Sen ciddi miydin bu konuda?"
Bacağını masaya uzatıp "Hiç olmadığım kadar!" dedi.
"İyi ama çok bekleyeceksin burada." dedim.
"Ben seni kaç sene beklemişim, iki saat daha beklerim çok mu?" dedi.
Kafamı öne eğip gülümsedim ve tekrar kafamı kaldırdım. "İyi o zaman ben gidiyorum!" dedim ve el sallayarak odadan çıktım.

GİZLENMİŞ DUYGULAR [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now