11. Bölüm

41 8 2
                                    

Yıldıza tıklamayı unutmayın!😘

Önceki Bölümden

Misafirler geldiğinde ben Safa'nın yanında, Zafer Safa'nın öbür tarafında, Kerim baba da Zafer'in yanında. İki annemde içeride oturuyorlardı. Misafirler içeri girerken kapıda bir sarılma merasimi oldu. Ceyda'ya çiçek ve çikolata verildi. İçeri oturmaya girildiğinde ben de Ceyda'nın yanına mutfağa gittim.
Ceyda heyecandan su içiyor, oturup, kalkıyordu. "Ceyda ben sana ne dedim?!"
"Bir sakin olur musun?" dedim.
"Yenge şu kalbime bak ne sakinliği?" dedi ve elimi tutup kalbine götürdü. Gerçekten çok hızlı atıyordu. Alnına elimi götürdüğümde ateşinin de olduğunu görmemle hızla yukarı çıktım. Merdivenlerden hızla çıkıp odadan yardım çantasını alıp tekrar aşağı geldim.

Hızlı bir şekilde dereceyi başına götürdüğümde 38.4 yazıyordu.
"Bitanem, sen niye bu kadar stres yaptın?" dedim ateş düşürücüyü bulmaya çalışırken.
Çantanın hepsini tezgaha dökmüştüm ama yoktu. Son çare Safa'yı çağırmaktı.
Kapıdan çıkarken Ceyda"Yenge nereye?" dedi.

"Safa'yı çağıracağım!" dedim.
Hemen itiraz ederek "Yok yenge. Zaten sadece içeriye kahve götüreceğim ve yüzük takılacak. Dayanabilirim." dedi.
"Ceyda saçmalama! Senin sağlığın her şeyden önemli. Hem ateş çok tehlikeli. Hap alacak gelecek bir şey yok." dedim ve içeri doğru ilerledim.
İlk başta içeriye girdiğim için gözler benim üstümde toplanmıştı. Gülümseyerek kafamı salladım ve Safa'nın oturduğu tekli koltuğa ilerledim. Kulağına yaklaşıp "Hemen mutfak!" dedim ve çıktım. Arkamdan da o geliyordu.
Mutfağa geldiğinde endişeyle "Ne oldu?" dedi tezgahta duran yardım çantası ve dağılmış şeyleri görünce.
Fatma teyze de konuşmaya dalıp "Kızım, kahveler hazır!"  dedi.
"Ceyda çok stres yapmış ateşi yüksek, kalbi çok hızlı atıyor. Sabahtan beri böyle." dedim.
"Yürü hastaneye gidiyoruz Ceyda!" dedi ve Ceyda'nın kolundan tutup kapıya kadar gelmişti ki Ceyda abisini itekleyip "Hayır abi! Ben ne zamandır bu anı bekliyorum. Gidemem." dedi ağlayarak.
"Safa ben sana gerekli ilaçları söyleyim. Misafirler gittikten sonra ben sabaha kadar başında dururum." dedim.
"Bak doktor olduğun için bir şey demiyorum. Önemli bir şey yok de mi?!" dedi şüpheli şüpheli bakarak. "Safa bir gelir misin?" dedim. Onu dışarı çıkartırken de "Ceyda sen de kahveleri götür bitanem." dedim ve Safa ile bahçeye çıktık.
"Ya şöyle yapma. İlaçlara göre sabah bir şeyler ayarlar. Belki beraber hastaneye gideriz ama kıza bir şey diyip stres yaptırma! Zaten eli ayağı birbirine dolaşacak diye korkuyorum." dedim.
İki eli ile yanaklarımı tutup "Benim Güzin'im Vural ailesinden biri için korkuyor muymuş? Prenses'im üzülme! O Safa'nın kardeşi bir şey olmaz ona." dedi. Ardından alnıma bir buse kondurdu. "Tamam o zaman. Sen hemen alıp gelsen!"
"İlaçları yaz da alıp geliyim! Ne alacağım?" dedi.
"Ben sen yoldayken mesaj olarak gönderirim. Sen hızlıca çık hadi!" dedim.
"Tamam Ceyda sana emanet. Bir şey olursa hemen arıyorsun." diye emir verdi ve gitti.
Fakat ben bu emiri o kadar takmamıştım. Çünkü kardeşi içindi. O gittikten sonra telefonu elime alıp gerekli ilaç ve iğneleri yazdım. Hap yerine serum yazmıştım daha hızlı iyileşmebilmesi için.

Salondan içeri girdiğimde Ceyda bir sandalyeye oturmuş. Başarılı bir şekilde kahveleri dağıtmışa benziyordu. Hemencecik yanına ilişip "Dağıtmışsın!" dedim sevinçle.
Kafa salladı ve o da yalan bir gülümseme gönderdi.
"Dayanabilirsin! Safa gitti. Yüzük takılacak sadece dayan!" dedim.
Ellerini tuttuğumda buz gibiydi. Bu da ne kadar ateşinin olduğunun farklı bir kanıtıydı.
İsteme yapılırken bende tepsiyi getirmeye gitmiştim. Mutfaktan hızla alıp çıkarken telefonuma gelen mesajla durdum.
Kimden: Aaa
"Ben Kağan. Belki numaramı silmişsindir. Yarın buluşabilir miyiz? Önemli!"
Cevap vermeden telefonu tekrar tezgaha bırakıp tepsi ile birlikte salona girdim.
Ben tepsiyi tutarken Alp'in babası benim ilgimi çekmeyen bir konuşma yapıp yüzükleri taktı.
Bir araba sesi duyduğumda Safa'nın geldiğini anlamıştım.
Ceyda ve Alp büyüklerin ellerini öperken bende tepsiyi bırakma bahanesiyle salondan çıktım. Ardından mutfağa tepsiyi bırakıp Safa'ya kapıyı açtım. Elinde bulunan ilaçları alıp "Ben bunları odaya bırakayım! Sen de içeri gir. Yüzükler takıldı." dedim.
"Tamam. Güzin bir de şunu şarja taksana." dedi telefonu uzatıp.
"Tamam." dedim ve telefonu elinden aldım.
Yukarı çıktığımda ilaçları sehpaya bırakıp Safa'nın telefonunu şarja taktım.
Yerimde tekrar doğrulurken üşüdüğümü fark edip üzerime ceket almak için banyoya ilerledim. Üzerime siyah deri bir ceket giymiştim. Aynada kendime baktıktan sonra Safa'nın dolabının açık olduğunu görüp kapağını çekerken askıdan düşmüş ceketi fark ettim. Yere eğilip ceketi aldıktan sonra tekrar askıya asmıştım. Yere düşmüş kağıdı görünce tekrar ayağa kalkmayıp kağıdı aldım.
Koltuğa oturup kağıdı katlı yerlerinden açtığımda bunun da bir mektup olması sinirlenmeme neden olmuştu.

GİZLENMİŞ DUYGULAR [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now