6. Bölüm

38 11 6
                                    

Önceki Bölümden

"Güzin insanlar yalan da söyleyebilir. Her şeye inanma."
Ben tekrar yan bir şekilde koltuğa oturduğumda elini kaldırıp "Ha daha senden hesap sormadım. Evde konuşacağız." dedi.
"Ee o zaman neden buraya geldik?" dedim
"Zafer az sonra gelecek. Seni eve götürür." dedi.
"Sen?" dedim.
"Hesap sormam gereken bir pez..." derken
Öksürdüğüm için gülerek sustu.
Bende onunla birlikte gülerken arkadan üç tane araba geldi.

Birisi bizim arabanın yanına diğerleri arkaya durmuştu. Yanımıza duran arabadan Zafer ve Kağan indi. Safa hemen sinirle Kağan'ı ensesinden alıp arabanın önüne getirdi. Ben de ayağa kalkmıştım. Kağan'ın bana baktığını gören Safa sinirle yüzüne bir yumruk geçirmişti. Ben bağırdım tabiki. Koşarak Safa'nın yanına gittim. Kolundan kendime doğru çektim.
"Nolur Safa. Onun ne suçu var? Bizim yüzümüzden acı çeken o." dedim.
Kolunu benden kurtarıp "O hiçbir zaman acı çekmedi Güzin bunu bil yeter. Seni kandırmış." dedi.
Daha sonra Zafer'e dönüp "Yengeni eve götür." dedi.
Hemen itiraz ettim. "Hayır annemi görmem lazım. Hiç yanına gitmedim zaten onun da ne zaman taburcu olacağını öğrenmemiz lazım." dedim.
Bıkkınlık ile nefes verip "Karıcığım, eve git akşam gideriz annene. Hem miden de kötü git yat. Ben gelince gideriz anneni de alır geliriz. Taburcu olmasını öğrenmeye gerek yok." dedi.

"Zafer hadi! Götür yengeni." dedi. Zafer arada kaldığı için el mecbur kolumdan tutup arabaya bindirdi. Bende o daha fazla arada kalmasın diye fazla üstelememiştim. Sonuçta eğer evde Kerim baba varsa o beni gönderirdi annemin yanına. Bunun sevinci ile telefonumu elime alıp oynamaya başladım. İlk önce gelen tüm mesajları okumadan sildim. Çünkü hepsinin içeriği kesinlikle aynıydı. Gerek yoktu. Daha sonra sevdiğim oyunlardan birini açıp oynamaya başladım. Zafer bazen bana göz ucuyla bakıyordu. Yerinde de kıpırdandığına göre bir şey sormak istiyor ama soramıyordu. Dayanamayıp "Söyle artık." dedim. "Ne?"
"İki saattir kıpırdanıyorsun. Ne diyeceksin?" dedim. Benim lafım ile arabayı kenara çekti.
"Haddime düşmez ama yenge sizin aranız hep bozuk. Çok soğuksunuz birbirinize. Arada bir anlamayalım diye mutlu gözüküyorsunuz ama bunu anlamayacak kadar da salak değiliz ki. Gerçekten siz niye evlendiniz?" dediğinde kalbim ister istemez hızlanmıştı.
Ne diyeceğimi bilemedim. Sadece donakaldım. Şimdi ne söyleyebilirdim ki haklıydı. Belki yeni yeni aramız düzeliyordu. Benden ses gelmeyince sinirlenip "Eğer yenge böyle ikide bir kaçacaksan abimin sevmediğin için. Hiç kaçma direk evden pılını pırtını topla git. Haddime değil. Özür dilerim ama abimin parası için evlenmişe benziyorsun. Ne kadar istiyorsan veririz. Yeter ki abim artık üzülmesin. Her gün sinir küpü. Anlıyor musun?!" dedi en sonunda bağırarak. O an ki sinirle gözlerimden yaşlar akarken suratına tokadı geçirdim.

Hızla telefonumu elime alıp arama kaydında en üste tıkladım ve çalmaya başladı.
Telefon sert "Ne var!" sesiyle açıldı.
Ben ağlamaklı sesimle "Safa başka birini gönder beni alsın." derken hıçkırıklara boğulmuştum ama bu gerçekten şiddetliydi. Çünkü nedense bu söz ağır gelmişti. Ben gerçekten de sadece anlaşma yüzünden mi evli kalıyordum Safa'yla? Bu, bu çok ağırdı. Kimse istemezdi. Dayanamazdı ki. Birinin parasından dolayı evleniceksin. Çok kötüydü. Çok ağırdı.
Ben Safa ile evlenirken böyleydi ama şuan öyle hiç düşünmemiştim. Evet didişiyorduk ama o bence bizim evliliğimize özel bir şeydi.
Ona bir şey olunca içim yanıyordu. Eskisi gibi...
O da bana bir şey olunca çok korkuyordu. Eskisi gibi...
Biz hala eskisi gibiydik. Ne kadar inkâr etsek de. Ben onunla para için evliliğimi sürdüremezdim ki. Bunu hem ona hem de kendime yapamazdım.

Safa "Ne oluyor Güzin? Zafer nerede?" demeye kalmadan Zafer telefonu elimden kaptı. "Abi götürüyorum eve merak etme sen. Sadece yengem biraz sinirden ağladı." deyip Safa'yı dinlemeden telefonu kapattı. Telefonu bana uzatıp tek kelime etmeden yoluna devam etti. Ben de ağlamaya...

GİZLENMİŞ DUYGULAR [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now