31. Bölüm

20 5 6
                                    

Önceki Bölümden

Eylem'den

Saat sekize gelmişti. Bende üzerime siyah, ışıltılı bir mini elbise giydim. Cidden üzerimde çok güzel duruyordu. Belim açık olduğu için dekolteyi göstermek için saçlarımı topuz yapmıştım. Siyah bir ruj sürüp, gözlerime de kalın bir eyeliner çektim. Ayaklarıma yüksek topuk ayakkabılarımı da geçirdikten sonra hazırdım. Siyah deri ceketimi de giydikten sonra kapıyı açtım.

Evden çıkıp arabamın yanına ilerledim. Parti saat dokuz buçukta başlayacaktı. Bu yüzden evden erkenden çıkıyordum. Çünkü Zafer çıkma dediği için illa ki bir planı olacaktı. Ve en önemlisi ben yüzüklerimi evde bırakmıştım!

Evin arka kapısından çıktıktan sonra ara sokaklardan ilerlemeye başlamıştım. Ay resmen evden kaçtığımı düşünüyordum!
Ana yola çıktıktan sonra yirmi dakika kadar bir mesafe vardı. Ve bu trafikte bu yarım saate katlanıyordu. İlk lambalardan kurtulduktan sonra sahil tarafından gitmenin daha hızlı olacağını düşünerek o tarafa sürdüm.

Bir süre sonra telefonum ısrarlı bir şekilde çalmaya başlamıştı. Kalbimi bir korku kaplarken telefona baktım. Evet arayanı ekrandan öğrenmeme gerek yoktu. Zaten biliyordum!

Kıskanç Öküz

Telefonu meşgule atıp arabayı sürmeye devam ettim. Parti mekanına geldiğimde park alanlarına doğru sürüyordum. Bir boş yer bulunca oraya doğru arabanın direksiyonunu çevirdim ve önüme biri kırdı.
Korkuyla frene bastığımda önümdeki arabaya girmekten zor kurtulmuştum. Önümdeki arabadan gözlerinin içi kıpkırmızı, deli olmuş biri indi ve hemen sürücü kapısını açtı. Kolumdan sertçe tutup çektiğinde az daha yere düşüyordum ama tek eliyle havaya kaldırıp doğrulmamı sağladı. Kapıyı kapattıktan sonra beni kapıya yaslamıştı.

Yukarıdan aşağıya beni süzdükten sonra öfkeyle silahını çıkardı ve havaya ateş etti. Ben korkuyla kulaklarımı tıkayıp çığlığı basmıştım. Mermisi bittikten sonra o da bağırdı.
"Bir! O amına koduğumun telefonu neden açılmıyor?!"
"İki! Benim sözüm neden dinlenmiyor?!"
Ben tam konuşacağım sırada tekrar bağırdı. "Üç! Bu kıyafet ne?!"
Ellerimi korkuyla ağzıma götürdüm. Belki sesli ağlarsam daha çok kızabilirdi. Çünkü Zafer'i tanıyamadığımı düşünüyordum. Bu öfkesi de neydi? Korkudan yerin dibine saklanmak istiyordum. Ellerim yanaklarımdayken kaşlarını olabildiğince daha çok çattı ve ellerimi ellerinin içine aldı. Bu sefer daha da çok sinirlenmişti.

"Dört! Yüzüğün nerede?!"

Korkuyla yüzüne baktım. Sorduğu sorulara verilebilecek cesareti kendimde zaten bulamıyordum ki.
Uzun bir süre konuşmayınca "KONUŞSANA LAN!" dedi bağırarak.

Hem konuşmaktan korkarken hem susmaktan da korkuyordum. Her türlü kızacaktı. Konuşmanın daha avantajlı olabileceğini düşünerek yutkundum ve boğazımda oluşan koca düğümü yok etmeye çalıştım. Ama gitmiyordu kalmıştı orada.
Zafer'in yine sinirlenmeye başladığını anlayınca ağzımı açmıştım. Aklımda sadece dördüncü soru kaldığı için onu cevaplandırdım.
"E-evde uu-nutmuş-um!"
Bu sefer yüzük parmağımdan tuttu. "O yüzüğü bu parmaktan yatarken bile çıkarmayacaksın Eylem! Gerekirse zımbalarım haberin olsun!"
Kafamı aşağı yukarı korkuyla salladım. Bu sefer bir adım geri çekilip üzerime baktı. "Peki bu ne? Ulan sen beni katil mi edeceksin?!" dedi bağırarak.
"B-bana yak-ıştığı-nnı düşünü..."
"DÜŞÜNME!" dedi sesi haddinden fazla yüksek çıkmıştı. Gözleri yerlerinden fırlayacakmışcasına açılırken ceketini çıkardı. Üzerime attığında o konuşmadan üzerime geçirdim. Çünkü cidden çok korkmuştum.

"Arabaya bin!" dedi kaşlarını çatıp. "Konuşacağız!"
"Benim arabam?"
"Aldırırım ben!" dedi yine sinirli bir şekilde.
Arabadan telefonumu alıp Zafer'in arabasına geçtim. Ne yapacaktı? Cidden ölecektim galiba korkudan.

GİZLENMİŞ DUYGULAR [Askıya Alındı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin