18. Bölüm

35 7 0
                                    

(Wattpad için Instagram hesabım medyada)
Önceki Bölümden

"Zafer! Bak ben sinirlenmeyeyim, yoksa kötü olur."
"Ne olur ya? Sen sinirlensen ne yazar. Ne olabilir? Hadi sinirlen. Yine vur, yine öldür. Abimi ölümden döndürdüğün gibi yap. Bana da aynısını yap. Hadi!"
Zafer sinirden ne yapacağını bilememişti. Bir koltukta oturan Eylem'e, bir babasına, bir de çaresiz annesine bakıyordu. Daha fazla dayanamayıp bağırışlarla sehpayı ayağı ile tekme atıp devirdi.
Kerim baba köpürmüştü. "Sen bana nasıl saygısızca davranırsın?" diyerek silahını çıkardı ve ateş etti. Çığlık çığlığa bağırdım. Her şey bir anda olmuştu. Bir dakika içinde Zafer masayı devirmiş, Kerim baba da silahını çıkarıp vurmuştu. Ben ise gözümü kırpmadan onlara bakakalmıştım.
Zafer acı içinde yere çökerken bağırmaya başladım. "Çabuk hastaneyi arayın. Ambulans çağırın. Bana da ilk yardım çantamı getirin! Çabuk!" diye bağırdım. Ağlamaya başlamıştım. Sevdiğim biri gözümün önünde vurulmuştu. Bundan acı verici ne olabilirdi?

Kerim baba Zafer'i vurduktan sonra odadan çıktı. Eylem de arkasından... Aysel anneyi ise korumalar çıkardı.
Fatma teyze çantayı getirir getirmez Zafer'in kan kaybetmemesi için kolunu hızlıca sardım. Hem ağlayıp, hem sarıyordum.
Ağlamam yavaşlayınca "Safa'yı arayın! Gelsin!" dedim Fatma teyzeye. Başını sallayıp odadan çıkmıştı.

❄️❄️❄️❄️❄️

Ambulans gelir gelmez hastaneye getirdik Zafer'i. Hızlı gelmiştik. Şu an ise acil müdahale odasına almışlardı. Ben ise kapının önünde öylece bekliyordum. Telefonum da evde kalmıştı. Kimseye ulaşamıyordum da. Safa da daha gelmemişti. Ne oluyordu?

❄️❄️❄️❄️❄️

Zafer'i normal odaya almışlardı. Ben de başında refakatçi olarak kalacaktım. Aslında akşama çıkarırlardı. Fazla bir şeyi yoktu ama ben yine de bir şey yapar kendine diye korkuyordum.

Gerçekten bu nasıl babaydı? Oğlu sadece beş dakika geç kaldığı için ceza veren, sıra doğru olsun diye oğlunu hiç tanımadığı biri ile evlendiren, kızına hiç sormadan düğününü ertelettiren... Ben gerçekten anlamıyordum bu Kerim Vural'ı. Tamam şefkatli olduğu, merhametli olduğu zaman sonuna kadar iyi kalpliydi. Sanki o zamanlar gerçek yüzünü saklamadan, bir ciddiyete bürünmeden gösteriyordu. Fakat olmadığı zamansa şeytandan farksızdı. Bu adam ile evlenen kadın da salaktı gerçekten. Nasıl evlenebiliyordu? Daha doğrusu bu kadar sene nasıl evli kalabiliyordu? Aklım almıyordu.

"Yenge sen de yiğenimi yorma, eve git."
"Olmaz Zafer. Ben seni buralarda bırakmam. Akşam çıkacağız. Hem bir şey yok. Hem de Fatma teyze Safa'yı aradı. Gelecek Safa."
Gülümseyerek "Bunu abim mi söyledi?" dedi.
"Hayır. Ben öyle dü..."
"Sen öyle düşünme. Cezalı zamanlarda hiç kimse abimi arayamaz. Ararsa o da cezalandırılır. Bu yüzden sana ne kadar tamam dese de aramamıştır o."
"Telefonun yanında mı?"
"Bilmiyorum, ceplerimde yok. Evde düştü galiba."
Endişeyle "Hım. Off! Ne yani, o zaman Safa beni çok merak etti! Eve gidince ara demişti! Kaç saat oldu?" dedim.
"Yenge sıkma canını. Biri illa ki bir şey der. Evde olduğumuzu söyler."
"Safa ama benden duymazs..."
"Duymasın yapacak bir şey yok."
"Peki." dedim tırnaklarımı ağzıma götürürken.

❄️❄️❄️❄️❄️

Saat 18.30'a gelirken işlemleri tamamlamış, çıkıyorduk. Zafer'in bir koluna girdim ve önceden çağırdığım taksiye doğru yürümeye başladık.

Zafer'i bindirdikten sonra kendim de onun yanına bindim. "Kerim Vural'ın Yalısı." dedim şoföre o da önüne dönerek sürmeye başladı. "Zafer, rahatsın de mi? İstersen kucağıma yat. Nasıl rah..."
"Yenge ben iyiyim böyle. Teşekkür ederim yanımd..."
"Ya ne teşekkürü. Tabiki yanında olacağım."
"Yine de sağol."
Kafamı olumlu anlamda salladım.

GİZLENMİŞ DUYGULAR [Askıya Alındı]Where stories live. Discover now