Bölüm 2

45.8K 1.9K 149
                                    

Bu uçsuz bucaksız dünya da bir erkek (!) tarafından canı yakılan her kadından ve bu psikolojiye maruz kalan çocuklardan özür dileriz.

Keyifli okumalar^^

Hissetiğim acı beynime ulaşıyordu yavaş yavaş. Kendime gelmem pek zamanımı almadı. Ayağımdaki sızı inmişti. Burnum hafif bir ağrı baş verirken açtım gözlerimi. Yorgunluktan ağrıyan gözlerim açılmamak için çaba verse de uyanmak zorundaydım. Uyanıp kızıma gitmek zorundaydım. Gözlerimi loş odada yavaça açtığımda karşımda hafifçe beliren biri vardı. Görüşüm yavaça netleşirken bunun beni hastahaneye getiren Kenan Dağcı olduğunu fark ettim. Ellerini çapraz bağlamış biçimde çatık kaşlarla süzüyordu beni.

"İyi misin?" Dedi katı sesi. Uzandığım yerde hafifçe doğruldum.

"İyiyim." Sessizce beni süzmeye devam ederken kendimi bir nebze toparlamıştım. "Ben iyiyim." Dedim tekrar. "Gidebilirsiniz." Sesim fısıltı gibi çıkmıştı.

"Nasıl oldu?"

"İyiyim gidebilirsiniz." Dediklerini umursamadan söylediğim sözlere kızdığını fark etsemde kendimi zorlayarak yataktan aşağıya sarkıttım ayaklarımı.

"Araba çarptı herhalde." Dediğinde ona döndüm. Ellerini çözmüş beline koymuştu. O kinayeli bir şekilde bakıyordu ama cevap vermedim. Gözlerimi odada gezidirip giyecek bir terlik aradım. "Belki de başka bir şey çarpmıştır." Dediğinde tekrar döndü gözlerim ona. "Musa Uluoğlu." Dediğinde gerildiğimi hissettim.

"Ha-hayır tabi ki." Dedim ayaklarımı beton zemine değdiği sırada. "Saçmalamadan lütfen gidin Kenan Bey." Dediğimde güldü.

"Şu halinize bakın Meryem Hanım! Bu hastahaneye sponsor olmuşsunuz resmen." Dediğinde ona bakmamaya çalıştım. Köşeye dayanmış hasta terliklerine ilerledim. "Meryem Hanım beni dinleyin!"

"Bu sizi ilgilendirmiyor." Dedim terlikleri giyerken.

"Savunmasız bir kadın her gece ağzı burnu kırık hastahenelere tek başına yürüyorsa..." dedi, sinirle bir nefes verip devam etti. "İlgilendirir!" Dediğinde boğazımda bir şey düğümlendi. Gözlerimi yerden çekip ona çevirdim.

"Lü-lütfen git!" Dedim titreyen sesimle.

"Yardım edebilirim." Ona öylece bakmayı sürdürdüm. Ne güzel diyordu ama. Sanki kolay bir şeydi. Yıllarca yardım dilendiğim her insan Musa'nın verdiği üç beş kuruş paraya susmuşlardı. O ne yapabilirdi ki?

Onu umursamadan odadan çıkacakken tekrar seslendi. "Eve gitmeyin!" Dediğinde ona döndüm.

"Nereye? Size mi?" Dedim alayla ama o çok ciddiydi.

"Size yer ayarlayayım."

"Lütfen bunu unutun ve gidin." Dedim ve odanın kapısını tuttuğum sırada gelip durdurdu beni.

"Gitmenize izin vermeyeceğim." Dedi telefonu çıkardı "Polisi arayacağım."

"Saçmalamıyın." Dedim kolumu çekerken. "Polis ne yapabilir? Bunu denemedim mi sanıyorsunuz." Arkamı dönecekken tekrar durdurdu beni.

"Gitmeyeceksin o eve." Diye az önce ki resmiyeti attığında gerçekten onunda sinirlendiğini fark ettim. Kendimi geri çektim.

"Kızım evde." Derin bir nefes aldım. Ağlamamaya çabalayarak devam ettim "Musa ile tek başına gitmek zorundayım."

"Onu da alırız" sadece yüzüne bir süre baktım. "Bana güvenin." Dediğinde derin nefes verdim.

"Artık durun Kenan bey! Kızıma gitmem lazım."

Bu Benim YangınımWhere stories live. Discover now