Bölüm 26

17.2K 957 55
                                    

Bir kadın kendini bile hiçe sayıp her şeyi sindirmeye hazır ise o kadını hiçbir şey korkutamaz.

Büyüyen ailemizi kocaman öpüyorum 😘

Keyifli okumalar ^^

Yaşamın en acısı evladının acı çekmesi olduğunu her zerreme kadar yaşayan insandım ben. Babası tarafından şiddete bile mağruz kalan kızımın acısını sindiremezken şimdi onu hiç bilemediğimiz hücrelerin esiri olmuş onu içten içe sömürdüğünü görmek beni mahvediyordu. Nasıl olurdu bu? Benim evladım zaten yaşayacağını yaşamamış mıydı? Annesini kanlar içinde görüp saatlerce ağlamamış mıydı? Onun çektiği acılar yetmez miydi?

Kızımı tam tetkikler yapılması için bir süreliğine hastanede yatmasını istemişlerdi. Onu odaya yatırmıştım ve anında uyumuştu. Bende doktordan tam bilgi almak için yanına çıkmıştım. Kenan, ben ve Musa doktorun yanındaydık.

"Kök hücre diye söylediğimiz bir tedaviyi düşünüyorum şuan. Ama ondan önce bir süre ilaç tedavisi yapacağız ilaçların gidaşatına göre kemoterapi yapacağız."

"Kesin iyi olacak değil mi?" doktor geriye yaslanıp mahçupça yüzüme baktı.

"En zoruda bu Meryem hanım. Kesin bir sonuç hiç bir zaman söyleyemeyiz."

"Lütfen..." dediğim sırada Kenan araya girdi.

"Tedavi kök hücre tam olarak nasıl olacak." dedi titreyen sesiyle.

"Öncekikle sizin yakın akrabalarıyla uyuşup uyuşmadığına bakalım. Önce anne..." dedi ve beni gösterdi. "Sonra baba." dedi ve Kenan'ı gösterdi. "Siz amcası veya dayısı mıydınız?" dediğinde gerilerek doğruldum.

"Ben babasıyım, o ise hiç bir şeyi." diyerek boynunu büktü sinirle Musa. Bu onu her sinirli gördüğümde kendini tutmaya çalıştığı o haliydi karşımdaki. Şuan ki tek fark ondan korkmuyordum.

"Kusura bakmayın." dedi doktor ve devam etti. "Eğer sizlerle uyuşma olmazsa akrabalarınızla görüşmelisiniz. Kardeşi yok sanırım."

"Hayır yok." dedim iç çekerek. "Ne zamana kadar hastanede kalacağız?"

"Şuan tüm tahliller yapılsın reçeteyi ona göre yazıp 3 gün evde istirahat vereceğim." dediğinde kafa sallamakla yetindim. Kenan ayağa kalktı ve elini bana uzattı.

"Biz Hayat'ın yanına gidelim." dediğinde uzattığı elini tutup ayağa kalktım. Orada duran Musa'nın yanından geçip çıktım. Titriyor ve korkuyordum. Kızım, tek parçama bir şey olmasından. Onun canının yanmasından o kadar korkuyordum ki. Tek umudum her şeyin iyiye gitmesiydi. Tek gerekli olan buydu.

"Salma kendinç Meryem." diyerek elimi sıktı Kenan. "Hayat'a sen bu adı boşa vermedin." dediğinde içimde tuttuğum haykırışım dudaklarımdan çıktı ve durup olduğum yerde hıçkırarak ağlamaya başladım. Hiç bir şey söylemeden hıçkırarak ağlıyordum.

Acılarım artık eskisi kadar acıtmıyordu. Şuan canımı, kalbimi ateşe veren sadece kızımdı. Hayat'ın vücudunu esir alan o kanser benim yüreğimi yakıyordu. Şükretmem gerektiğini anlıyordum. Kızımın sağlığına şükretmem gerekirtiğini anlıyordum çünkü hayatın en acısı buydu.

"Meryem sakin ol!" diyerek beni kendine çekti Kenan. Kendimi durduracağım noktayı bilmiyordum çünkü herşey ben ve kızım için fazlaydı.

"Kenan kızım çok küçük!" dedim kendimi geri çekerken. "O bu acılar için daha çok küçük."

"Geçicek, her şey geçicek." dedi ve elimi tutup sıktı. "Hadi Hayat'ın yanına gidelim kendini toparla korkutmayalım." Boştaki elimle göz yaşlarımı sildim.

Bu Benim YangınımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin