Bölüm 14

23.5K 1.1K 32
                                    

Bir kadının güzel gözükmesi için süslenmesi değil mutlu olması gerekir.

Keyifli okumalar ^^

"Kızımı veremem." Dedim gözümden akan yaşı silerken. "Canımı veririm ama o adama kızımı veremem." Avukat burukça yüzünü eğerken Kenan'a döndüm. "O- o sadece bana değil kızımında canını çok yaktı." Yutkundum. "Saçları çok güzeldir kızımın ama o pislik bunu bilmiyor. O tombul yanaklara değen beş parmaktan değil mutluluktan kızarması gerek. Dudakları o adamı her gördüğünde aşağı kıvrılırken ilk defa onu böyle mutlu görüyorum bunu ona yapamam." Dedim masadan kalkarken. Kenan bileğimi tuttuğu sırada elini ittirdim.

"Meryem onu asla ona vermeyeceğim."

"Alıcak dedi!" Diye inlediğimde beni çekiştirip geri oturttu.

"Bakın Meryem Hanım öne sürdüğü şartlar karşısında elbette hakim ona yönelecektir ama bize yardım ederseniz Hayat Uluoğlu'nun velayet davasına kadar ibreyi kendimize çeviririz." Derin derin nefes alırken devam etti. "Şiddet gördüğünüzü söylediniz darp raporunuz var mı?"

"E-evet, 2 tane"

"Bu iyi."

"Ama 2 yıl öncesine." Adam kaşlarını çattı. "Olmaz mı?"

"Olur." Dedi ve dosyadan başka bir kağıt çıkardı. "Bu size karşı en büyük kozu." Önümüze düşen kağıda göz gezdirdim. Psikolog raporuydu.

"Bu çok eski! Kızım doğduğu zaman!" Diye bağırdım. "Zor zamanlar yaşadım." Diye kendimi savunmaya geçtiğimde Kenan araya girdi.

"Bu rapor gerçek mi?" Gözlerini rapordan çekip bana getirdi. "Sen canına mı kıydın?" Kafamı iki yana salladım.

"Hayır!" Dedim ama pek inanmış gibi durmuyordu. Gözlerim buğulanırken ağlamamak için kendimi sıkıyordum.

"Alihan bize biraz izin ver."

"O zaman yarın görüşelim mi?" Dedi ayağa kalkarken avukat.

"Ararım seni." Dediği sırada gitti avukat sonra gözleri bana döndü. "Bu ne?"

~

"Şirketin yönetim kurulunda son söz hakkını almalıyım. Velayetini bana vermelisin." Dediğinde tabağına çorbayı koyup ona uzattım.

"Musa bunu istemiyorum." Dedim yerime geçtim. "Sana verecek tek kuruşum bile yok!" Dedim ve tabağıma döndüm. Çorbamdan bir kaşık alacakken eliyle masaya vurdu.

"Vereceksin!" Onu umursamadan kaşığımı ağzıma götürdüm. O an masanın örtüsü hızlıca çekildi ve tüm her şey yere düştü. "Ben senin hayatını kurtardım."

"Ya ne demezsin!" Dedim ve elimdeki kaşığı yere attım. "Seninle bu evde bulunmak bile azap!" Sözlerim üzerine üzerime gelip elleriyle saçlarımı çekti.

"Azap öyle mi Meryem?" Dedi ve beni masaya savurdu. Acıyla inlerken dudaklarımdan ağzıma yayılan kan tadıyla tükürdüm. "Git! Gözüm görmesin seni." Dediğinde yalpalayarak kalktım. Mutfaktan çıkıp kızımın odasına ilerledim. Kendimi orada onun yanına tam hissediyordum. Orada can buluyordum ben.

Kendimi kızımın beşiğinin yanına atıp başımı onun beşiğine dayadım. Kurtulmayı her şeyi silip kızımın olduğu küçük bir hayat diledim. Musa'dan vazgeçmiştim asla düzelmeyecekti. Ondan kurtulmanın yolu var mıydı? Onu başıma bela ederken keşke bilseydim böyle olduğunu, keşke hissetseydim.

-

"Meryem." Hafifçe dürtümemle gözlermi araladım. Uyuşan boynuma acıyla inlerken bana yumuşakça gülümseyen Musa'yı beklemiyordum karşımda. Elimden tuttu dudaklarına hafifçe götürdü ve öptü.

Bu Benim YangınımWhere stories live. Discover now