Bölüm 3

41.8K 1.8K 83
                                    

Dünyada ki en acı an bir çocuğun annesinin acı cığlını duymasıdır.

Keyifli okumalar^^

Korkum zaman geçtikçe büyürken kendimi tutmaya çalışıyordum. Musa'ya haber gitmeden bize ulaşamayacağı bir yere gitmemiz gerekti. Çünkü kaçmayı pek denediğim bir şey değildi. Pek çok defa polise başvurmuş uzaklaştırma kararı çıkarsam da, koruma polis kapımda beklese de ertesi gün bunlardan eser kalmamıştı. Ne yapar ne eder hallederdi. Akşama kopan kıyamet bana kalırdı. Kızım büyüdükçe onu kızdırmamaya çalışsam da en ufak şeyle başvurduğu şiddet beni son raddeye getirmişti. Bu tehlikeye sadece kızım için girmiştim ve bana aralanan kapıdan çıkmaya çalışmıştım. Kaçmıştım!

"Cansu küçük misafirimize bir şeyler ikram et." Dediğinde içeriye giren kadın yanımıza gelip ayağıma iyice sarılmış kızıma doğru eğildi.

"Çok güzel sütlaç ve kek yapmıştım sever misin?" Dediğinde Hayat kafasını çevirip ayağma iyice dayadı. Önünde eğildim.

"Bebeğim sen sütlaçı çok seversin. Hadi sen git ben de geleceğim." Dediğimde eli boynumda kurumuş kana gitti. Yutkunup elini tuttum. Yüzünü kulağıma yaklaştırıp fısıldadı.

"Kanayacak mı tekrar?" Dediğinde dolan gözlerime engel olamadım. Kendimi tutarken kendimi geri çekip yüzünü ellerim arasına aldım.

"Hayır..." yutkunup saçlarını düzelttim. "Artık kanamayacak annem." Dedim anlından öptüm. "Hadi ablayla tatlı yemeye git." Gözleri gülmesinin etkisiyle hafifçe kısıldı. Onun gülüşü için her nefesimi feda edebilirdim. Kıvrılan yanakları işin hayatımı feda edebilirdim. Korkudan ağlaması, ürkerek girdiği yatak arası, Musa'yı görmemek için minik elleriyle kapattığı gözleri hepsini geride bırakmaya gelmiştim.

Kızın elini tutup odadan çıkarken halen dizlerimin üzerine çökmüş öylece bekliyordum. Titreyen çeneme engel olamıyordum. Kendime gelmem biraz sürsede doğruldum yerimde. Bana öylece bakan Kenan'a döndüm. Gözlermi silip konuştum.

"Kızım için..."

"Kızın için en iyisini sağlayacağım." Sözleriyle tekrar akmaya başladı yaşlarım. "Artık ağlama." Dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Lütfen." Dedim kendimi sakinleşmeye çalıştım.

"Burnuna ne oldu tekrar?" Dediğinde  hastanede kanayan kan hala boynumda olduğunun farkındayım.

"Kırılmış." Dediğimde yüzü gerilirken kaşları çatıldı. Bir şey demedi. Arkasını dönüp dolaptan mendil çıkardı. Islak mendili bana uzattığında ses çıkarmadan alıp boynumda kuruyan kanı silmeye başladım.

"Üzerini değiştir istersen."

"Be-ben çok aceleyle çıktım" Kafa salladı eliyle oturmam için koltuğu gösterdi.

"Otur ben bir şeyler ayarlayacağım."

Bir şey demeden oturdum lacivert koltuklara. O salondan çıkarken derin bir nefes verip kendimi geriye attım. Sızlayan gözlerimi kapattım. Bu işin sonunda biran önce boşanmayı ve kızımla yepyeni bir hayat kurmayı diledim. Kızımı bir okula yollamayı, arkadaşlar edinmesini her şeyden çok istiyordum. Ama eğer kalsaydım Musa asla kızımı okula yollamazdı bunu biliyordum.

"Şimdilik bununla idare et." Kendime gelip toparlandım sesle. Kenan elinde siyah geniş tişörtü uzatıyordu. Ses çıkarmadan aldığımda erkek tişörtüydü. "Hizmetliler 5'den sonra gittikleri için kıyafet getirmemişler. Benimkini giy sonra hallederiz." Dediğinde gözlerimi tişörtten ona çevirdim. Hafifçe gülümseyip teşekkür ettim. Odadan tekrar çıktığında üzerimde kanlı tişörtü çıkarıp kafa tarafı dar tişörtü nasıl boynumdan geçirmem gerektiğini düşünüyordum. Yavaşça önce göz hizamdan geçirdikten sonra burun bölgeme gelince ucunu çeksem de burnuma sürten tişört tüm acıyı beynime yolladı. Anlık reflekse tişörtü hızla çekip acıyla inledim. Burnumdaki acıdan kendimi kastım. Kızımın olduğu tarafa ses gitmemesi için dişlerimi sıktım. Dayanmak için ellerimi dizime koyup eğilmiş bir vaziyette acının dinmesini bekliyordum-ki kapı açıldı. Kafamı kaldırıp gelene baktığımda Kenan'ı gördüm.

Bu Benim YangınımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin