Bölüm 25

18.3K 988 34
                                    

Bir anne herkesin yerini alabilen, ama yerini kimsenin dolduramadığı kişidir.

Keyfili Okumalar Umarım beğenirsiniz.^^

Dünya dönüyordu. Evet, evet dünya benim içinde dönüyordu. Kalbim beni benden alan adam için dünyamı döndürüyordu. Gülmeyi hatırlıyordum, hissediyordum. Hayat bana unuttuklarımı tekrar yaşama fırsatı vermişti. Ben yaşıyordum, ben umutluydum. Kaybettiklerime siyah bir örtü çekmiştim ve artık geleceğimin beyaz örtülerini kaldırmak istiyordum.  Mutlu olmamak elde değildi. Arbada yanımda oturan adam bana dünyadaki en büyük umut ışığım olmuştu ve artık kalbim tamamen ona atıyordu. Kenan Dağcı ve  kızım hayatla kalan tek bağımdı.

Araba durduğunda yüzümden silemediğim sırıtmayla indim. Kenan arabayı güvenliğe verip yanıma geldi benden önce davranıp elindeki anahtarla açtı kapıyı. Salondan televizyon sesi duymayı beklerken bir sessizlik hakimdi evi. Montumu askıya bırakıp yavaşça salona ilerledim. O anda merdivenlerden hızlıca Cansu indi.

"Hayat nerede?" dediğinde yüzündeki telaşlı ifadeyle konuştu.

"Uyudu, biraz ateşi vardı." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Giderken gayet iyiydi."  dedim ve cevabı beklemeden merdivenlere ilerledim. "Soğukta mı oynadınız."

"Aksine hiç salondan çıkmadık."  Odama girdiğimde anlında beyaz bir bezle yatan kızıma baktım. Dudakları hafif aralanmış şekilde uyuyordu. Yanına ilerleyip elimi yanaklarına değdirdim. Ateşi hissedilir derecede vardı.

"37.5'e düştü." dediğinde dudaklarım şaşkınca aralandı.

"Benimle dalga mı geçiyorsun! O kadar yükseldi ve sen bizi aramadın mı?"

"Cansu dışarı çık." dedi Kenan araya girerek. Kenaradaki ateş ölçeri aldım ve yanağına  doğru tuttum. 37.6'yı görmemle panikle üzerinindeki ince poları kaldırdım.

"Ateşi çok yüksek Kenan." dedim korkuyla.

"Doktoru arayayım." diyerek Telefona uzandı. Dolu gözlerimden yaş akmamasına çabalarken yanağımla istemsizce buluştu. Kızımı böyle görmeye dayanamıyordum. Acılarım gözlerimle buluşuluyordu.

~

Yorgun gözlerimi beşiğe çevirip tekrar baktım kızıma kızarmış yanakları alev alev yanarken hiç bir şey yapamıyordum. Gecenin 2'siydi ve ben sadece öylece ona bakıyordum. Ellerimi tekrar kırmızı yanaklarına dokundurup inmesini umdum ama halen aynı şekilde ısıtıyordu yanakları ellerimi. Ağlaması durmuş uyumuştu ama halen alevler içindeydi. Alındaki beyaz bezi alıp yanımdaki suya daldırıp tekrar sıktım. Hayat'ın anlına bezi koyduğumda tekrar mırıldanıp ağlamaya başladı. Ürkerek beşiğini sallamaya ve hareket eden başının üzerinde bezi tutmaya çalışıyordum.

"Ne bu gürültü?" diye Musa'nın sesini duymamla irkildim. Koruyla Hayat'ı kucağıma alıp pışpışlamaya başladım. O sırada kapı açıldı ve Musa odaya girdi. "Neden hala uyanıksınız?" diye sinirle tısladığında yutkundum.

"Hayat'ın çok ateşi var." dediğimde çatılmış kaşları şaşkınca havaya kalktı. Yanıma doğru gelirken ürkerek geriye bir adım atsamda beni yakalmış ve kızımın anlına elini koymuştu.

"Bu kadar kalın giyindirilir mi?" diyerek sertçe benden çekti Hayat'ı. Beşiğe ağlayan kızımı bırakıp üzerindeki hırkasını bir çırpıda çıkardı.

"Üşüyor, ben zaten ıslak ben koyuyorum."  dediğimde ateş saçan gözler anlık bana döndü.

"Kes sesini git banyoda suyu hazırla. Kızı havale geçirecek hala konuşuyorsun." dediğinde ilk defa bana yardımcı olduğunu hissederek koşarak banyoya ilerledim. Banyodaki suyu ılık şekile getirip bir süre akıttım tam her zaman yıkadığım sıcaklığa geldiğinde Altında sadece kilotuyla Musa'nın kucağımda ağlayarak geldi bebeğim. Musa Hayat'ı bana uzatıp elini suya uzattı ve küfür savurdu.

Bu Benim YangınımWhere stories live. Discover now